Toprak yiyen, toprak ister; o biçare gülbeşekerden hoşlanmaz, gülbeşekeri hazmedemez!”3285
آرزوی گل بود گلخواره را ** گلشکر نگوارد آن بیچاره را
Ulu Allah’tan, Musa’ya dileğinden bir kısmını olsun öğret… diye vahiy gelmesi
وحی آمدن از حق تعالی به موسی کی بیاموزش چیزی کی استدعا کند یا بعضی از آن
Allah, Musa’ya “Ya Musa, sen onun dileğini ver de elini aç, dilediğini yapsın!“ dedi.
گفت یزدان تو بده بایست او ** برگشا در اختیار آن دست او
Dileğini yapmak kudreti, ibadetin tuzudur, lezzetidir. Yoksa bu gökyüzü de ihtiyarsız dönüp durmada.
اختیار آمد عبادت را نمک ** ورنه میگردد بناخواه این فلک
Fakat düşünüşünden dolayı ne bir sevaba girer, ne bir günaha. Çünkü hesap vakti sevap ta ihtiyarî olarak yapılan işe verilir, azap da!
گردش او را نه اجر و نه عقاب ** که اختیار آمد هنر وقت حساب
Zaten bütün âlem Allah’ı tesbik eder… Fakat bu zoraki tesbihten, bir sevap elde edilemez.
جمله عالم خود مسبح آمدند ** نیست آن تسبیح جبری مزدمند
Erin eline kılıcı ver, onu acizlikten kurtar, onu kudret sahibi yap da ya gazi olsun, ya yol kesici eşkıya!3290
تیغ در دستش نه از عجزش بکن ** تا که غازی گردد او یا راهزن
Âdem, “Keremnâ” sırrına, dilediğini yapabilme kudretiyle erişti… İnsanların yarısı bal arısı oldu, yarısı yılan!
زانک کرمنا شد آدم ز اختیار ** نیم زنبور عسل شد نیم مار
Müminler, bal arısı gibi bal madeni oldular… Kâfirler, yılan gibi zehir madeni!
مومنان کان عسل زنبوروار ** کافران خود کان زهری همچو مار
Çünkü mümin, seçilmiş, helâl otlar yer, tükürüğü bile bal arısı gibi hayat verir!
زانک مومن خورد بگزیده نبات ** تا چو نحلی گشت ریق او حیات
Kâfire gelince, irin şerbeti içer, gıdasından da zehir meydana gelir!
باز کافر خورد شربت از صدید ** هم ز قوتش زهر شد در وی پدید
Allah ilhamına erenler, hayatın ta kendisi kesilirler, hava ve hevesle süslenenler ise ölüm zehiri!3295
اهل الهام خدا عین الحیات ** اهل تسویل هوا سم الممات
İyilik edenler, ihtiyarlarıyla iyilik ederler, uyanık hareketleriyle kendilerini korurlar da o yüzden övülürler, takdir edilirler. Cihandaki bu medihler, bu takdirler, hep ihtiyar yüzünden meydana gelir.
در جهان این مدح و شاباش و زهی ** ز اختیارست و حفاظ آگهی
Külhaniler, zindanda oldukça Allah’tan çekinirler, zahit olurlar, Allah’ı anarlar!
جمله رندان چونک در زندان بوند ** متقی و زاهد و حقخوان شوند
Fakat kudret gitti mi amel kesada uğrar… Kendine gel de ecel, sermayeyi elden almasın!
چونک قدرت رفت کاسد شد عمل ** هین که تا سرمایه نستاند اجل
Kendine gel… Kudretin, kâr elde etmek için bir sermayedir. Kudret zamanını kaçırma, kıymetini bil!
قدرتت سرمایهی سودست هین ** وقت قدرت را نگه دار و ببین
İnsan, “Kerremna“ kır atına binmiş, ihtiyar dizginini de akıl eline vermiştir.3300
آدمی بر خنگ کرمنا سوار ** در کف درکش عنان اختیار
Musa, tekrar ona şefkatle öğüt vererek “İsteğin seni mahcup eder, yüzünü sarartır.
باز موسی داد پند او را بمهر ** که مرادت زرد خواهد کرد چهر
Gel, bu sevdadan vazgeç. Allah’tan kork. Şeytan, seni aldatmış, o sana ders vermiş!“ dedi.
ترک این سودا بگو وز حق بترس ** دیو دادستت برای مکر درس
Adam’ın, yalnız kümes hayvanlarıyla köpeğin dillerini anlamaya razı olması, Musa aleyhiselâm’ın da onun bu muradını yerine getirmesi
قانع شدن آن طالب به تعلیم زبان مرغ خانگی و سگ و اجابت موسی علیه السلام
Adam, “Bari hiç olmazsa kapı dibinde yatıp duran, ev bekçiliği eden köpekle kümes hayvanlarının dillerini öğret.” dedi.
گفت باری نطق سگ کو بر درست ** نطق مرغ خانگی کاهل پرست
Musa dedi ki: “Hadi, peki… Bu ikisinin dillerini anlayacaksın, yürü git! “
گفت موسی هین تو دانی رو رسید ** نطق این هر دو شود بر تو پدید
Adam, sabah çağı, bakalım sahiden dillerini öğrendim mi, anlayacak mıyım ki? Diye kapının eşiğinde beklemekteydi.3305
بامدادان از برای امتحان ** ایستاد او منتظر بر آستان
Hizmetçi kadın sofra örtüsü silkerken bir lokmacık bayat ekmek düştü.
خادمه سفره بیفشاند و فتاد ** پارهای نان بیات آثار زاد
Ekmek parçasını horoz, hemencicik kapıverdi. Köpek dedi ki: Sen, bize zulmettin.
در ربود آن را خروسی چون گرو ** گفت سگ کردی تو بر ما ظلم رو
Buğday tanesi de yiyebilirsin. Hâlbuki ben yiyemem ki… Yerimde, yurdumda bundan âcizim ben.
دانهی گندم توانی خورد و من ** عاجزم در دانه خوردن در وطن
Sen buğday da yiyebilirsin, arpa da, darı, mısır gibi başka şeyler de… Hâlbuki ben bunları yiyemem.
گندم و جو را و باقی حبوب ** میتوانی خورد و من نه ای طروب