English    Türkçe    فارسی   

6
1440-1464

  • Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
  • هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش  ** ما همه لاشیم با چندین تراش 
  • Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
  • زین حواله رغبت افزا در سجود  ** کاهلی جبر مفرست و خمود 
  • Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
  • جبر باشد پر و بال کاملان  ** جبر هم زندان و بند کاهلان 
  • Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
  • هم‌چو آب نیل دان این جبر را  ** آب مومن را و خون مر گبر را 
  • Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
  • بال بازان را سوی سلطان برد  ** بال زاغان را به گورستان برد 
  • Şimdi sen, yokluğu anlatmayı bırak. Çünkü panzehire benzer de zehir sanırsın. 1445
  • باز گرد اکنون تو در شرح عدم  ** که چو پازهرست و پنداریش سم 
  • Ey kapı yoldaşı, kendine gel. Hintli çocuk gibi yokluk Mahmudundan korkma sakın.
  • هم‌چو هندوبچه هین ای خواجه‌تاش  ** رو ز محمود عدم ترسان مباش 
  • Şimdi bürünmüş olduğun varlıktan kork. O varlık hayali bir şey değildir, sen de bir şey değilsin!
  • از وجودی ترس که اکنون در ویی  ** آن خیالت لاشی و تو لا شیی 
  • Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış , hiç var olmamışın yolunu kesmiştir.
  • لاشیی بر لاشیی عاشق شدست  ** هیچ نی مر هیچ نی را ره زدست 
  • Bu hayaller, ortadan kalktı mı akla sığmaz şeylerin apaçık görünür sana!
  • چون برون شد این خیالات از میان  ** گشت نامعقول تو بر تو عیان 
  • “Geçip gitmiş olanlara ölüm yüzünden elem ve sıkıntı yoktur; onlar ancak ellerinde olanı kaybettiler, ona acınırlar”
  • لیس للماضین هم الموت انما لهم حسره الموت 
  • 1450.İnsanların başbuğu doğru söylemiştir: “Dünyadan geçip giden kişinin 1450
  • راست گفتست آن سپهدار بشر  ** که هر آنک کرد از دنیا گذر 
  • Ölüm yüzünden bir derdi, bir acısı yoktur.Elindekini kaçırdığından dolayı, yüzlerce acıya düşer.”
  • نیستش درد و دریغ و غبن موت  ** بلک هستش صد دریغ از بهر فوت 
  • Neden her devletin , her nimetin mahzeni olan ölümü kıble edinmedim?
  • که چرا قبله نکردم مرگ را  ** مخزن هر دولت و هر برگ را 
  • Şaşkınlığımdan bütün ömrümce hayalleri kıble edindim, onlar da ecel gelince kaybolup gittiler der.
  • قبله کردم من همه عمر از حول  ** آن خیالاتی که گم شد در اجل 
  • ölenlerin hasreti ölüm değildir. Neden suretlere kapıldık? Diye acınırlar.
  • حسرت آن مردگان از مرگ نیست  ** زانست کاندر نقشها کردیم ایست 
  • Bunların bir suretten, köpükten ibaret olduğunu görmedik. Halbuki köpük, denizden doğar, denizde gelişir ve hareket eder. 1455
  • ما ندیدیم این که آن نقش است و کف  ** کف ز دریا جنبد و یابد علف 
  • Deniz , köpükleri karaya attı mı mezarlığa git de o köpükleri seyret!
  • چونک بحر افکند کفها را به بر  ** تو بگورستان رو آن کفها نگر 
  • Nerde sizin hareketiniz, oynaşmanız? Deniz sizi mahvolmaya mı terk etti de.
  • پس بگو کو جنبش و جولانتان  ** بحر افکندست در بحرانتان 
  • Onlar sana dille,dudakla değil de hal diliyle bu soruyu bize sorma, denize sor desinler.
  • تا بگویندت به لب نی بل به حال  ** که ز دریا کن نه از ما این سال 
  • Köpük gibi olan suret de dalga olmadan nasıl oynar? Yel olmadıkça toprak nasıl olur da havalanır?
  • نقش چون کف کی بجنبد بی ز موج  ** خاک بی بادی کجا آید بر اوج 
  • Suret tozunu gördün ya, yeli de gör. Köpüğü gördün ya , icat denizini de seyret. 1460
  • چون غبار نقش دیدی باد بین  ** کف چو دیدی قلزم ایجاد بین 
  • Gör, gör ki sende yalnız bu görüş, bu bakış işe yarar.Bundan ötesini sorarsan yağsın, etsin, ilik ve sinirden ibaretsin.
  • هین ببین کز تو نظر آید به کار  ** باقیت شحمی و لحمی پود و تار 
  • Fakat yağın mumları ışıklandırmaya yaramaz. Etin , sarhoşa kebap olmaz.
  • شحم تو در شمعها نفزود تاب  ** لحم تو مخمور را نامد کباب 
  • Bütün bu bedenini bakışta erit, bakışa yürü, bakışa git, bakışa var!
  • در گداز این جمله تن را در بصر  ** در نظر رو در نظر رو در نظر 
  • Bir vardır, iki fersahlık yolu görür; bir bakış vardır, iki âlemi görür, padişahın yüzünü de.
  • یک نظر دو گز همی‌بیند ز راه  ** یک نظر دو کون دید و روی شاه