- 
		    شادمانان و شتابان سوی ده ** که بری خوردیم از ده مژده ده
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Neşeli bir halde koşa koşa yola düştüler. “Köyden istifadeler edeceğiz, bize köyden müjde ver, müjde!” diye diye köye doğru yöneldiler.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
		   - 
		   مقصد ما را چراگاه خوشست ** یار ما آنجا کریم و دلکشست   500
 
		 
	         
	         
	         
		 
	       
	       
	       
		  - “Gittiğimiz yer güzel bir çayırlık, çimenlik. Orada da sevdiğimiz kerem sahibi bir dostumuz var.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    با هزاران آرزومان خوانده است ** بهر ما غرس کرم بنشانده است
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Bizi binlerce istekle çağırdı. Bizim için ihsan ağacını dikti.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    ما ذخیرهی ده زمستان دراز ** از بر او سوی شهر آریم باز
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Uzun kışın azığını köyden tedarik edip şehre getiririz gayri.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    بلک باغ ایثار راه ما کند ** در میان جان خودمان جا کند
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Hatta dostumuz, bağını bile bize bağışlar. Bize canında yer verir.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    عجلوا اصحابنا کی تربحوا ** عقل میگفت از درون لا تفرحوا
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Yoldaşlar, çabuk olun da istifadeler edelim” diyorlardı. Fakat akıl, içeriden içeri “Övünmeyin!”
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
		   - 
		   من رباح الله کونوا رابحین ** ان ربی لا یحب الفرحین   505
 
		 
	         
	         
	         
		 
	       
	       
	       
		  - Allah faydasıyla faydalanın. Şüphe yok, Rabbim, sevinen, öğünen kişileri sevmez.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    افرحوا هونا بما آتاکم ** کل آت مشغل الهاکم
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Allah’ın size ihsan ediverdiği şeylere sevinin, neşelenin. Sizi işgal eden şey, sizi Hak’tan alıkor aldatır.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    شاد از وی شو مشو از غیر وی ** او بهارست و دگرها ماه دی
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Gamdan neşelenen, ondan başka bir şeyden neşelenme, sevinme. Dert ve gam bahardır, başka şeyler kış!
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    هر چه غیر اوست استدراج تست ** گرچه تخت و ملکتست و تاج تست
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Ondan başka her şey, seni yavaş, yavaş helâke doğru götüren düşüncelerindir. İsterse sana taç, taht, mal, mülk olsun!