English    Türkçe    فارسی   

5
3259-3283

  • نیست آگه آن کشش از جرم و داد  ** لیک بس جادوست عشق و اعتقاد 
  • Halbuki o papaz,ne suç bilir,ne adalet.Ama aşk ve inanış,pek kudretli bir sihirbazdır.
  • دوستی و وهم صد یوسف تند  ** اسحر از هاروت و ماروتست خود  3260
  • Dostluk ve vehim,yüzlerce Yusuf yaratır.Büyü zaten Harut'la Murat'tan kalmadır.
  • صورتی پیدا کند بر یاد او  ** جذب صورت آردت در گفت و گو 
  • İnsan,sevgilinin hatırasiyle bir suret yaratır.O suretin çekişi,seni dedikoduya sevk eder.
  • رازگویی پیش صورت صد هزار  ** آن چنان که یار گوید پیش یار 
  • Suretin önüne varır,yüz binlerce sır dökersin,dostun dosta sır söylemesi gibi.
  • نه بدانجا صورتی نه هیکلی  ** زاده از وی صد الست و صد بلی 
  • Halbuki orada ne bir suret vardır ,ne bir heykel.Öyle olduğu halde ondan yüzlerce Elest duyulur,bundan yüzlerce Bela.
  • آن چنان که مادری دل‌برده‌ای  ** پیش گور بچه‌ی نومرده‌ای 
  • Nitekim gönlü yaralı bir ana da yeni ölmüş yavrusunun yanına,
  • رازها گوید به جد و اجتهاد  ** می‌نماید زنده او را آن جماد  3265
  • Candan yürekler sırlar söyler.O cansız toprak,ona diri görünür.
  • حی و قایم داند او آن خاک را  ** چشم و گوشی داند او خاشاک را 
  • O toprağı diri ve canlı sanır,o toprak yığınının gözü,kulağı vardır zannına kapılır.
  • پیش او هر ذره‌ی آن خاک گور  ** گوش دارد هوش دارد وقت شور 
  • مستمع داند به جد آن خاک را  ** خوش نگر این عشق ساحرناک را 
  • Onca o toprağın her zerresi duyar,o coştu mu,feryadını iştir,anlar.
  • آنچنان بر خاک گور تازه او  ** دم‌بدم خوش می‌نهد با اشک رو 
  • Ana,çocuğunun yeni mezarının toprağına anbean gözyaşlarıyla kapanır,yüzünü,gözünü sürer.
  • که بوقت زندگی هرگز چنان  ** روی ننهادست بر پور چو جان  3270
  • Oğlu diriyken bile o canının canına, o can yavrusuna asla böyle yüzünü,gözünü sürmemiştir.
  • از عزا چون چند روزی بگذرد  ** آتش آن عشق او ساکن شود 
  • Fakat bu ölümden birkaç gün geçti mi sevgisinin ateşi yatışır.
  • عشق بر مرده نباشد پایدار  ** عشق را بر حی جان‌افزای دار 
  • Ölüye karşı aşk ebedi olmaz ki.Sen,cana canlar katan diriyi sev.
  • بعد از آن زان گور خود خواب آیدش  ** از جمادی هم جمادی زایدش 
  • Bu acı geçti mi o mezarın karşısında durmaktan yorgunluk gelir,uykusu gelir.Cansız bir şeyden ancak cansız bir şey doğar.
  • زانک عشق افسون خود بربود و رفت  ** ماند خاکستر چو آتش رفت تفت 
  • Çünkü aşk,afsununu çalmış,gitmiştir.Ateş sönüverdi mi kül almıştır.
  • آنچ بیند آن جوان در آینه  ** پیر اندر خشت می‌بیند همه  3275
  • Gencin aynada gördüğünü ihtiyar,tamamiyle kerpiçte görür.
  • پیر عشق تست نه ریش سپید  ** دستگیر صد هزاران ناامید 
  • Pir,senin aşkındır,sakalı da ak olan değil.Pir,yüz binlerce ümitsizin elinden tutandır.
  • عشق صورتها بسازد در فراق  ** نامصور سر کند وقت تلاق 
  • Aşk,ayrılık aleminde suretler düzer.Fakat insan,hakiki sevgiliyle buluştu mu tasavvur bile edilmiyen,tasvire bile sığmayan hakikat meydana çıkar da,
  • که منم آن اصل اصل هوش و مست  ** بر صور آن حسن عکس ما بدست 
  • Der ki:Aklın ve akıllının da aslının aslı benim,sarhoşun da.Suretlerdeki o güzellik,bizim aksimizdir.
  • پرده‌ها را این زمان برداشتم  ** حسن را بی‌واسطه بفراشتم 
  • Şimdi perdelerini kaldırarak,güzelliğimizi vasıtasız gösterdik.
  • زانک بس با عکس من در بافتی  ** قوت تجرید ذاتم یافتی  3280
  • Çünkü benim aksimle çok uğraştın,nihayet zatının tecrit kuvvetini buldun.
  • چون ازین سو جذبه‌ی من شد روان  ** او کشش را می‌نبیند در میان 
  • Bu taraftan benim cezbem gelince Hıristiyan,arada papazı görmez.
  • مغفرت می‌خواهد از جرم و خطا  ** از پس آن پرده از لطف خدا 
  • Halbuki o,papaz perdesinin ardındaki Tanrı lutfundan bağışlanmasını,o lutuftan cürüm ve hatanın yargılanmasını,diler.
  • چون ز سنگی چشمه‌ای جاری شود  ** سنگ اندر چشمه متواری شود 
  • Bir taştan bir kaynak çıkıp aksa taş,artık o akar suyun içinde gizli kalır.