English    Türkçe    فارسی   

2
3804-3810

  • ای نموده تو مکان از لامکان ** فی السماء رزقکم کرده عیان‏
  • Ey Lâmekân âleminden mekân izhar eden, ey “Rızkınız göktedir” sırrını ayan eyleyen!”
  • در میان این مناجات ابر خوش ** زود پیدا شد چو پیل آب کش‏ 3805
  • Zahit, bu münacattayken hemen su sömüren fil gibi bir latif bulut peyda oldu.
  • همچو آب از مشک باریدن گرفت ** در گو و در غارها مسکن گرفت‏
  • Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı, derelerde, mağaralarda gölcükler meydana geldi.
  • ابر می‏بارید چون مشک اشکها ** حاجیان جمله گشاده مشکها
  • Bulut, tulumlar gibi gözyaşı döküyordu. Hacıların hepsi mataralarını açtı.
  • یک جماعت ز آن عجایب کارها ** می‏بریدند از میان زنارها
  • İçlerinden bir bölük halk o şaşılacak şeyler yüzünden bellerindeki zünnarları kestiler.
  • قوم دیگر را یقین در ازدیاد ** زین عجب و الله أعلم بالرشاد
  • Bir bölüğünün de bu hayret edilecek şey yüzünden yakini arttı. Allah, doğru yolu daha iyi bilir.
  • قوم دیگر ناپذیرا ترش و خام ** ناقصان سرمدی تم الکلام‏ 3810
  • Bir bölüğüyse bu kerameti kabul etmeyip hamhalat bir halde ebedî nâkıs olarak kaldı, söz de burada bitti.