English    Türkçe    فارسی   

1
1496-1505

  • Ey gönül! Cebirle ihtiyarı birbirinden ayırt etmek için bir misal getir ki ikisini de anlayasın:
  • یک مثال ای دل پی فرقی بیار ** تا بدانی جبر را از اختیار
  • Titreme illetinden dolayı titreyen bir el, bir de senin titrettiğin el...
  • دست کان لرزان بود از ارتعاش ** و آن که دستی را تو لرزانی ز جاش‌‌
  • Her iki hareketi de bil ki Tanrı yaratmıştır; fakat bu hareketi onunla mukayeseye imkân yoktur.
  • هر دو جنبش آفریده‌‌ی حق شناس ** لیک نتوان کرد این با آن قیاس‌‌
  • İhtiyarınla el oynatmadan pişman olabilirsin; fakat titreme illetine müptelâ bir adamın pişman olduğunu ne vakit gördün?
  • ز آن پشیمانی که لرزانیدی‌‌اش ** مرتعش را کی پشیمان دیدی‌‌اش‌‌
  • Anlayışı kıt biriside şu cebir ve ihtiyar meselesine yol bulsun, bu işi anlasın diye söylediğimiz bu söz, aklî bir söz, aklî bir bahistir. Fakat zaten bu hilekâr akıl, akıl değildir ki. 1500
  • بحث عقل است این چه عقل آن حیله‌‌گر ** تا ضعیفی ره برد آن جا مگر
  • Aklî bahis, inci ve mercan bile olsa can bahsi, başka bir bahistir.
  • بحث عقلی گر در و مرجان بود ** آن دگر باشد که بحث جان بود
  • Can bahsi başka bir makamdır, can şarabının başka bir kıvamı vardır.
  • بحث جان اندر مقامی دیگر است ** باده‌‌ی جان را قوامی دیگر است‌‌
  • Akıl bahisleri hüküm sürdüğü sırada Ömer’le Ebülhakem sırdaştı.
  • آن زمان که بحث عقلی ساز بود ** این عمر با بو الحکم هم راز بود
  • Fakat Ömer, akıl âleminden can âlemine gelince can bahsinde Ebülhakem, Ebucehil oldu.
  • چون عمر از عقل آمد سوی جان ** بو الحکم بو جهل شد در حکم آن‌‌
  • Ebucehil, cana nispetle esasen cahil olmakla beraber his ve akıl bakımından kâmildi. 1505
  • سوی حس و سوی عقل او کامل است ** گر چه خود نسبت به جان او جاهل است‌‌