English    Türkçe    فارسی   

1
1568-1577

  • Cevrinde öyle tatlılıklar var ki, malik olduğun letafet yüzünden kimse seni hakkıyla anlayamaz.
  • از حلاوتها که دارد جور تو ** وز لطافت کس نیابد غور تو
  • Hem inlerim, hem de sevgili inanır da kereminden o cevri azaltır diye korkarım.
  • نالم و ترسم که او باور کند ** وز کرم آن جور را کمتر کند
  • Kahrına da hakkıyla âşığım, lütfuna da. Ne şaşılacak şey ki ben bu iki zıdda da gönül vermişim. 1570
  • عاشقم بر قهر و بر لطفش به جد ** بو العجب من عاشق این هر دو ضد
  • Tanrı hakkı için bu dikenden kurtulur, gül bahçesine kavuşursam bu sebepten bülbül gibi feryat ederim.
  • و الله ار زین خار در بستان شوم ** همچو بلبل زین سبب نالان شوم‌‌
  • Bu ne şaşılacak şey bülbüldür ki ağzını açınca dikeni de gül bahçesiyle beraber yutar, ikisini de bir görür!
  • این عجب بلبل که بگشاید دهان ** تا خورد او خار را با گلستان‌‌
  • Bu bülbül değil, ateş canavarı! Onun aşkıyla bütün kötü şeyler, kendisine hoş gelmekte!
  • این چه بلبل این نهنگ آتشی است ** جمله ناخوشها ز عشق او را خوشی است‌‌
  • Güle âşık, hâlbuki esasen kendisi gül, kendisine âşık, kendi aşkını aramakta!”
  • عاشق کل است و خود کل است او ** عاشق خویش است و عشق خویش جو
  • İlâhî akıl kuşlarının kanatlarının evsafı
  • صفت اجنحه‌‌ی طیور عقول الهی‌‌
  • Can dudusunun hikâyesi de bu çeşittir. Fakat nerede kuşlara mahrem olan kişi? 1575
  • قصه‌‌ی طوطی جان زین سان بود ** کو کسی کو محرم مرغان بود
  • Nerede zayıf ve suçsuz bir kuş ki onun içine Süleyman, askeriyle ordu kurmuş olsun!
  • کو یکی مرغی ضعیفی بی‌‌گناه ** و اندرون او سلیمان با سپاه‌‌
  • Şükür yahut şikâyetle feryat edince yere, göğe zelzeleler düşsün!
  • چون بنالد زار بی‌‌شکر و گله ** افتد اندر هفت گردون غلغله‌‌