English    Türkçe    فارسی   

1
2193-2202

  • Eyvallah olsun ki Kûçek makamının tazeliği yüzünden gönlümün ekini kurudu, gönlüm öldü.
  • وای کز تری زیر افکند خرد ** خشک شد کشت دل من دل بمرد
  • Eyvahlar olsun bu yirmi dört makamın sesinden ki kervan geçti, gündüz de bitti!
  • وای کز آواز این بیست و چهار ** کاروان بگذشت و بی‌‌گه شد نهار
  • Ey, Tanrı, bu feryat edenin elinden feryat! Hiç kimseden değil, bu medet isteyen medet! Şikâyetim en çok kendimden... 2195
  • ای خدا فریاد زین فریادخواه ** داد خواهم نه ز کس زین داد خواه‌‌
  • Kimseden medet yok. Yalnız ve ancak bana, benden yakın olandan medet var.
  • داد خود از کس نیابم جز مگر ** ز آن که او از من به من نزدیکتر
  • Çünkü bana bu varlık, her an ondan gelmekte... Varlığım mahvolunca da ancak onu görürüm, başkasını değil.”
  • کاین منی از وی رسد دم دم مرا ** پس و را بینم چو این شد کم مرا
  • Birisi sana para verse, altın saysa sen ona bakarsın, kendine değil; bu da ona benzer.
  • همچو آن کاو با تو باشد زر شمر ** سوی او داری نه سوی خود نظر
  • Ömer’in –Tanrı ondan razı olsun- ihtiyar çalgıcının nazarını varlık âlemi olan istiğrak âlemine çevirmesi
  • گردانیدن عمر نظر او را از مقام گریه که هستی است به مقام استغراق که نیستی است‌‌
  • Bunun üzerine Ömer, çalgıcıya dedi ki: “Senin bu ağlaman, aklının başında olduğuna delâlet eder.
  • پس عمر گفتش که این زاری تو ** هست هم آثار هشیاری تو
  • Yok olanın yolu, başka yoldur; çünkü aklı başında olmak da başka bir günahtır. 2200
  • راه فانی گشته راهی دیگر است ** ز آن که هشیاری گناهی دیگر است‌‌
  • Aklı başında oluş, geçmişleri hatırlamaktan ileri gelir. Geçmişin de Tanrı’ya perdedir,geleceğin de.
  • هست هشیاری ز یاد ما مضی ** ماضی و مستقبلت پرده‌‌ی خدا
  • Her ikisini de ateşe vur. Bu ikisi yüzünden ne vakte kadar ney gibi boğum boğum olacaksın?
  • آتش اندر زن به هر دو تا به کی ** پر گره باشی از این هر دو چو نی‌‌