English    Türkçe    فارسی   

1
2299-2308

  • Ölümün bir cüz’ünden bile kaçamadığın halde onun hepsini başından aşağıya dökecekler, bunu iyice bil!
  • چون ز جزو مرگ نتوانی گریخت ** دان که کلش بر سرت خواهند ریخت‌‌
  • Ölümün cüz’ü olan hastalık sana taht geliyorsa bil ki Tanrı küllü, yani ölümü de sana tatlılaştırır. 2300
  • جزو مرگ ار گشت شیرین مر ترا ** دان که شیرین می‌‌کند کل را خدا
  • Hastalıklar, ölümden elçi olarak gelmektedir; ey boşboğaz, ölümün elçisinden yüz çevirme!
  • دردها از مرگ می‌‌آید رسول ** از رسولش رو مگردان ای فضول‌‌
  • Tatlı yaşayan, sonunda acı öldü. Ten kaydında olan canını kurtaramadı.
  • هر که شیرین می‌‌زید او تلخ مرد ** هر که او تن را پرستد جان نبرد
  • Koyunları kırdan sürer getirirler; hangisi daha besli ise onu keserler.
  • گوسفندان را ز صحرا می‌‌کشند ** آن که فربه تر مر آن را می‌‌کشند
  • Gece geçti, sabah oldu. Sen ne vakte kadar bu altın masalını yeni baştan söyleyip duracaksın?
  • شب گذشت و صبح آمد ای تمر ** چند گیری این فسانه‌‌ی زر ز سر
  • Gençken daha kanaatliydin; şimdi altın istiyorsun, halbuki sen önceden altındın. 2305
  • تو جوان بودی و قانع‌‌تر بدی ** زر طلب گشتی خود اول زر بدی‌‌
  • Üzümlerle dolu bir asmaydın; nasıl oldu da kesada uğradın; üzümün tam olacakken bozulup gittin?
  • رز بدی پر میوه چون کاسد شدی ** وقت میوه پختنت فاسد شدی‌‌
  • Meyvanın günden güne daha tatlı olması lâzım.İp eğirenler gibi gerisin geriye gitmenin lüzumu yok!
  • میوه‌‌ات باید که شیرین‌‌تر شود ** چون رسن تابان نه واپس‌‌تر رود
  • Sen bizim eşimizsin; işlerin başarılması için eşlerin aynı huyda olmaları lâzımdır.
  • جفت مایی جفت باید هم صفت ** تا بر آید کارها با مصلحت‌‌