English    Türkçe    فارسی   

1
2376-2385

  • Yoksulluk acılığı çeken yüz binlerce cana bak... Gül gibi gülbeşekere karışmış, o lezzetle lezzetlenmişler.
  • صد هزاران جان تلخی کش نگر ** همچو گل آغشته اندر گل شکر
  • Ah yazık; sende kavrayacak kabiliyet olsaydı da, canımdan gönül şem’ası zuhur etseydi!
  • ای دریغا مر ترا گنجا بدی ** تا ز جانم شرح دل پیدا شدی‌‌
  • Bu söz can memesinde süttür. Emen olmadıkça güzelce akmıyor.
  • این سخن شیر است در پستان جان ** بی‌‌کشنده خوش نمی‌‌گردد روان‌‌
  • Dinleyen susuz ve arayıcı olursa vâzeden ölü bile olsa söyler.
  • مستمع چون تشنه و جوینده شد ** واعظ ار مرده بود گوینده شد
  • Dinleyen yeni gelmiş ve usanmamış olursa dilsiz bile sözde bülbül kesilir. 2380
  • مستمع چون تازه آمد بی‌‌ملال ** صد زبان گردد به گفتن گنگ و لال‌‌
  • Kapımdan içeri namahrem girince harem halkı, perde arkasına girer, gizlenir.
  • چون که نامحرم در آید از درم ** پرده در پنهان شوند اهل حرم‌‌
  • Zararsız ve mahrem birisi gelince de o kendilerini gizleyen mahremler, yüzlerindeki peçeleri açarlar.
  • ور در آید محرمی دور از گزند ** بر گشایند آن ستیران روی‌‌بند
  • Bütün güzel, hoş ve yaraşan şeyler, gören göz için yapılır.
  • هر چه را خوب و خوش و زیبا کنند ** از برای دیده‌‌ی بینا کنند
  • Çengin zir ve bem nağmeleri, nasıl olurda sağır kulak için terennüm edilir?
  • کی بود آواز چنگ و زیر و بم ** از برای گوش بی‌‌حس اصم‌‌
  • Tanrı, miski beyhude yere güzel kokulu yapmadı? Koku duyan için yarattı; koku almayan için değil. 2385
  • مشک را بی‌‌هوده حق خوش دم نکرد ** بهر حس کرد او پی اخشم نکرد