English    Türkçe    فارسی   

1
2432-2441

  • Böyle bir hassa ancak Âdemoğlundadır. Çünkü insanda muhabbet vardır. Hayvanın muhabbeti azdır ve bu da onun nâkıs olmasından ileri gelmiştir.
  • این چنین خاصیتی در آدمی است ** مهر حیوان را کم است آن از کمی است‌‌
  • Kadınlar, akıllı kişiye galebe ederler, fakat cahil kişi onlara galip olur
  • در بیان این خبر که انهن یغلبن العاقل و یغلبهن الجاهل‌‌
  • Peygamber dedi ki: “Kadınlar; akıllı kişilere ehli dil olanlara fazlasıyla galip olurlar.
  • گفت پیغمبر که زن بر عاقلان ** غالب آید سخت و بر صاحب دلان‌‌
  • Fakat cahiller, kadına galebe ederler.” Çünkü onlar sert ve kaba muameleli olurlar.
  • باز بر زن جاهلان چیره شوند ** ز آن که ایشان تند و بس خیره روند
  • Onlarda acıma, lûtfetme, sevme azdır. Çünkü tabiatlarında, yaradılışlarında hayvanlık üstündür. 2435
  • کم بودشان رقت و لطف و وداد ** ز آن که حیوانی است غالب بر نهاد
  • Sevgi ve acıma, insanlık vasfıdır; hiddet ve şehvetse... hayvanlık vasfıdır.
  • مهر و رقت وصف انسانی بود ** خشم و شهوت وصف حیوانی بود
  • Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir!
  • پرتو حق است آن معشوق نیست ** خالق است آن گوییا مخلوق نیست‌‌
  • O adamın kendisini karısına teslim etmesi, kadının istek ve itirazını Hakk’ın emri bilmesi… Dönen bir şeyi bir döndürenin bulunduğu, her bilene göre alken sabittir
  • تسلیم کردن مرد خود را به آن چه التماس زن بود از طلب معیشت و آن اعتراض زن را اشارت حق دانستن: بنزد عقل هر داننده‌‌ای هست که با گردنده گرداننده‌‌ای هست‌‌
  • Avamdan olan birisinin ölüm anında avamlıktan pişman olması gibi o bedevî de söylediğine pişman oldu.
  • مرد ز آن گفتن پشیمان شد چنان ** کز عوانی ساعت مردن عوان‌‌
  • “Canımın canına nasıl oldu da düşman kesildim; canımın başına nasıl oldu da tekmeler savurdum?” dedi.
  • گفت خصم جان جان چون آمدم ** بر سر جان من لگدها چون زدم‌‌
  • Aklımız baştan ayağı fark etmesin diye kaza geldi mi, gözümüzü örtüyor. 2440
  • چون قضا آید فرو پوشد بصر ** تا نداند عقل ما پا را ز سر
  • Kaza geçince, insan kendisini yemeğe başlar. Perdesi yırtılan, sırrı meydana çıkan, yakasını yırtar.
  • چون قضا بگذشت خود را می‌‌خورد ** پرده بدریده گریبان می‌‌درد