English    Türkçe    فارسی   

1
2453-2462

  • Halk, benim nöbetimi Tanrı diye, Sultan diye tutuyor ama doğrusu ay tutulmuş, tas çalıyorlar!
  • نوبتم گر رب و سلطان می‌‌زنند ** مه گرفت و خلق پنگان می‌‌زنند
  • Onlar tas çalıp gürültü ediyorlar ama o gürültüyle ayı rüsvay etmektedirler.
  • می‌‌زنند آن طاس و غوغا می‌‌کنند ** ماه را ز آن زخمه رسوا می‌‌کنند
  • Ben ki Firavun’um, şöhretten elâman! “Enerabbüküm-ül â’lâ demem de beni rüsvay eden tas gürültüsüdür. 2455
  • من که فرعونم ز شهرت وای من ** زخم طاس آن ربی الاعلای من‌‌
  • Mûsâ’da, ben de aynı kapının kuluyuz. Fakat senin ormanında senin baltan işliyor; dalları senin baltan kesmektedir;
  • خواجه‌‌تاشانیم اما تیشه‌‌ات ** می‌‌شکافد شاخ را در بیشه‌‌ات‌‌
  • Bir dalı yetiştiriyor, öbürünü kesip atıyor.
  • باز شاخی را موصل می‌‌کند ** شاخ دیگر را معطل می‌‌کند
  • Baltaya karşı dalın eli var mı? Ne gezer! Hiç dal baltanın elinden kurtulabilir mi?
  • شاخ را بر تیشه دستی هست نی ** هیچ شاخ از دست تیشه جست نی‌‌
  • Balta senindir, o kudret hakkı için kereminden bu eğrilikleri doğrult!”
  • حق آن قدرت که آن تیشه تراست ** از کرم کن این کژیها را تو راست‌‌
  • Firavun yine kendi kendine “Ne şaşılacak şey! Ben bütün gece “Ey Rabbimiz” diye yalvarmıyor muyum? 2460
  • باز با خود گفته فرعون ای عجب ** من نه در یا ربناام جمله شب‌‌
  • Yalnızken mütevazi bir hale geliyor, düzeliyorum. Neden Mûsâ’ya karşı öyle oluyorum?
  • در نهان خاکی و موزون می‌‌شوم ** چون به موسی می‌‌رسم چون می‌‌شوم‌‌
  • Kalp altının rengi halis altından on derece daha parlak olsa ataşe karşı nasıl yüzü kara bir hale gelir!
  • رنگ زر قلب ده‌‌تو می‌‌شود ** پیش آتش چون سیه رو می‌‌شود