English    Türkçe    فارسی   

1
280-289

  • Bu işin ardında Tanrı lâneti var, o işe karşılık da vade vefa olarak Tanrı rahmeti var. 280
  • لعنة الله این عمل را در قفا ** رحمه الله آن عمل را در وفا
  • Kâfirler inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar. Tabiat, içte, gönülde bir afettir.
  • کافران اندر مری بوزینه طبع ** آفتی آمد درون سینه طبع‌‌
  • İnsan ne yaparsa maymunda yapar; maymun her zaman insandan gördüğünü yapıp durur.
  • هر چه مردم می‌‌کند بوزینه هم ** آن کند کز مرد بیند دم‌‌به‌‌دم‌‌
  • O, “Bende onun gibi yaptım” sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek?
  • او گمان برده که من کژدم چو او ** فرق را کی داند آن استیزه رو
  • Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için. İnatçı kişilerin başlarına toprak saç!
  • این کند از امر و او بهر ستیز ** بر سر استیزه رویان خاک ریز
  • O münafık; muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil. 285
  • آن منافق با موافق در نماز ** از پی استیزه آید نی نیاز
  • Müminler; namazda, oruçta, hacda, zekâtta münafıkla kazanıp kaybetmektedirler.
  • در نماز و روزه و حج و زکات ** با منافق مومنان در برد و مات‌‌
  • Müminler için nihayet kazanç vardır, münafığa da ahirette mat olma.
  • مومنان را برد باشد عاقبت ** بر منافق مات اندر آخرت‌‌
  • İkisi de bir oyun başındaysa da birbirlerine nispetle aralarında ne kadar fark var; biri Merv’li öbürü Rey’li!
  • گر چه هر دو بر سر یک بازی‌‌اند ** هر دو با هم مروزی و رازی‌‌اند
  • Her biri, kendi makamına gider, her biri kendi adına uygun olarak yürür.
  • هر یکی سوی مقام خود رود ** هر یکی بر وفق نام خود رود