English    Türkçe    فارسی   

1
3092-3101

  • Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster.
  • ای خدا جان را تو بنما آن مقام ** کاندر او بی‌‌حرف می‌‌روید کلام‌‌
  • Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
  • تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصه‌‌ی دور پهنای عدم‌‌
  • Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
  • عرصه‌‌ای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا
  • Hayaller, yokluk âlemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur. 3095
  • تنگتر آمد خیالات از عدم ** ز آن سبب باشد خیال اسباب غم‌‌
  • Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu âlemde hilâl gibi görünür.
  • باز هستی تنگتر بود از خیال ** ز آن شود در وی قمر همچون هلال‌‌
  • Duygu ve renk âleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, âdeta daracık bir zindandır.
  • باز هستی جهان حس و رنگ ** تنگتر آمد که زندانی است تنگ‌‌
  • Âlemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip âlemine çekip durmaktadır.
  • علت تنگی است ترکیب و عدد ** جانب ترکیب حسها می‌‌کشد
  • O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü.
  • ز آن سوی حس عالم توحید دان ** گر یکی خواهی بدان جانب بران‌‌
  • Kün emri, bir tek iş yapar, fakat sözde Kâf ve Nûn harflerinden meydana gelmiştir. Mânası, yine tek ve sâftır. 3100
  • امر کن یک فعل بود و نون و کاف ** در سخن افتاد و معنی بود صاف‌‌
  • Bu söze nihayet yoktur. Dön de o kurdun o savaşta ne olduğunu anlat.
  • این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه شد احوال گرگ اندر نبرد
  • Pay etmede edebe riayet etmediği için aslanın kurdu tedibetmesi
  • ادب کردن شیر گرگ را که در قسمت بی‌‌ادبی کرده بود