English    Türkçe    فارسی   

1
3326-3335

  • O sert rüzgâr, otun zayıflığına acır. Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma.
  • بر ضعیفی گیاه آن باد تند ** رحم کرد ای دل تو از قوت ملند
  • Balta; ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer.
  • تیشه را ز انبوهی شاخ درخت ** کی هراس آید ببرد لخت لخت‌‌
  • Fakat bir ota saldırmaz. Neşter yaradan başka yere vurulmaz.
  • لیک بر برگی نکوبد خویش را ** جز که بر نیشی نکوبد نیش را
  • Aleve, odunun çokluğundan ne gam? Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
  • شعله را ز انبوهی هیزم چه غم ** کی رمد قصاب از خیل غنم‌‌
  • Mânaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok âciz. Kötüyü baş aşağı tutan ondaki mânadır. 3330
  • پیش معنی چیست صورت بس زبون ** چرخ را معنیش می‌‌دارد نگون‌‌
  • Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir? Onda müdebbir olan akıldan.
  • تو قیاس از چرخ دولابی بگیر ** گردشش از کیست از عقل مشیر
  • Oğul, siper gibi olan bu kalıbın dönüşü, hareketi de gizli ruhtandır.
  • گردش این قالب همچون سپر ** هست از روح مستر ای پسر
  • Bu rüzgârın hareketi onun mânasından ( o suretle zâhir olan mânadan, Tanrı kudretinden) dir değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir.
  • گردش این باد از معنی اوست ** همچو چرخی کان اسیر آب جوست‌‌
  • Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir?
  • جر و مد و دخل و خرج این نفس ** از که باشد جز ز جان پر هوس‌‌
  • Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkâr da bulunur). Gâh o sözü barış sözü yapar, gâh savaş sözü. 3335
  • گاه جیمش می‌‌کند گه حا و دال ** گاه صلحش می‌‌کند گاهی جدال‌‌