English    Türkçe    فارسی   

1
3433-3442

  • Dünyada daima istenen, peşinde koşulan, bir türlü terk edilemeyen bu şehvet; bil ki çocukların cimaı gibidir.
  • چون جماع طفل دان این شهوتی ** که همی‌‌رانند اینجا ای فتی‌‌
  • Çocuğun cimaı nedir ki? Bir Rüstem’in, bir yiğidin cimaına nispetle oyundan ibaret.
  • آن جماع طفل چه بود بازیی ** با جماع رستمی و غازیی‌‌
  • Halkın savaşı da çocukların savaşı gibidir. Tamamı ile mânasız, esassız ve hor! 3435
  • جنگ خلقان همچو جنگ کودکان ** جمله بی‌‌معنی و بی‌‌مغز و مهان‌‌
  • Hepsi sopadan kılıçlarla savaşırlar. Hepsi faydasız bir şeyle uğraşıp dururlar.
  • جمله با شمشیر چوبین جنگشان ** جمله در لاینفعی آهنگشان‌‌
  • Hepsi, bu bizim Burak’ımız Düldül yürüyüşlü atımız diye bir sopaya binmiştir.
  • جمله‌‌شان گشته سواره بر نیی ** کاین براق ماست یا دلدل پیی‌‌
  • Sırtlarında yük var, fakat bilgisizliklerinden kendilerini yüksek görüp ata binmiş, yol gidiyor sanırlar.
  • حامل‌‌اند و خود ز جهل افراشته ** راکب و محمول ره پنداشته‌‌
  • Hele dur... halk atlıları, bir gün atlarını sürerek dokuz kat gökten geçsinler de bak!
  • باش تا روزی که محمولان حق ** اسب تازان بگذرند از نه طبق‌‌
  • O gün ruh ve melek Tanrı’ya yücelir. Ruhun yücelmesinden gök titrer! 3440
  • تعرج الروح إلیه و الملک ** من عروج الروح یهتز الفلک‌‌
  • Siz ise umumiyetle çocuklar gibi eteğinize binmişsiniz... Ata binmiş gibi eteğinizin ucunu tutmuşsunuz!
  • همچو طفلان جمله‌‌تان دامن سوار ** گوشه‌‌ی دامن‌‌گرفته اسب‌‌وار
  • Tanrı’dan “ Şüphe yok ki zan fayda vermez” hükmü gelmiştir. Zan merkebi nerede gökler koşacak?
  • از حق إن الظن لا يغنی رسید ** مرکب ظن بر فلک‌‌ها کی دوید