English    Türkçe    فارسی   

1
3559-3568

  • Nitekim Selsebîl ve Zencebîl ırmakları da Tanrı’nın cennete koyduğu kulların hükmü altındadır.
  • همچو چشمه‌‌ی سلسبیل و زنجبیل ** هست در حکم بهشتی جلیل‌‌
  • Cennetin dört ırmağı bizim hükmümüzdedir. Fakat bu gücümüzden, kuvvetimizden değil...Tanrı emriyle böyledir. 3560
  • چار جوی جنت اندر حکم ماست ** این نه زور ما ز فرمان خداست‌‌
  • Bu ırmaklar, büyücülerin hükümlerine uyan büyüler gibi bizim hükmümüzdedir; onları nereye istersek oraya akıtırız.
  • هر کجا خواهیم داریمش روان ** همچو سحر اندر مراد ساحران‌‌
  • Bu akıp duran ve gönlün hükmü altında, canın fermanına tâbi bulunan iki göz çeşmesi gibi...
  • همچو این دو چشمه‌‌ی چشم روان ** هست در حکم دل و فرمان جان‌‌
  • Gönül dilerse gözler; zehrin, yılanların bulunduğu tarafa gider; gönül dilerse baktığı şeylerden ibret alır.
  • گر بخواهد رفت سوی زهر و مار ** ور بخواهد رفت سوی اعتبار
  • Gönül dilerse görülen şeylere bakar; gönül dilerse örtülü , gizli şeylere akar.
  • گر بخواهد سوی محسوسات رفت ** ور بخواهد سوی ملبوسات رفت‌‌
  • Gönül dilerse, gözleri külliyat tarafına sevk eder; gönül dilerse cüziyatta hapseyler. 3565
  • گر بخواهد سوی کلیات راند ** ور بخواهد حبس جزویات ماند
  • Bu beş duygu da ( çeşmelerdeki lüleler, nasıl çeşmeye tâbi ise) aynı tarzda gönle tâbidir. Onun muradınca ve onun emrine göre iş görür.
  • همچنین هر پنج حس چون نایزه ** بر مراد و امر دل شد جایزه‌‌
  • Gönül ne tarafı işaret ederse beş duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
  • هر طرف که دل اشارت کردشان ** می‌‌رود هر پنج حس دامن کشان‌‌
  • Musa’nın elindeki sopa nasıl Musa’ya tâbi ise el, ayak da apaçık gönlün emrine tâbidir.
  • دست و پا در امر دل اندر ملا ** همچو اندر دست موسی آن عصا