English    Türkçe    فارسی   

1
3615-3624

  • Her bey, her esir, ümit ve korkuyla Tanrı’dan çekinsin. 3615
  • حق همی‌‌خواهد که هر میر و اسیر ** با رجا و خوف باشند و حذیر
  • Bu ümit ve korku: herkes bu perdenin ardında beslenip yetişsin diye perde ardına girmiştir.
  • این رجا و خوف در پرده بود ** تا پس این پرده پرورده شود
  • Ümit ve korku perdesini yırttın mı... Gayb, bütün şâşâasıyla ortaya çıkar.
  • چون دریدی پرده کو خوف و رجا ** غیب را شد کر و فری بر ملا
  • Bir genç dere kıyısında balık tutan birisini görüp, “Bu balıkçı Süleyman olmalı” diye zanna düştü.
  • بر لب جو برد ظنی یک فتا ** که سلیمان است ماهی‌‌گیر ما
  • Süleyman’sa neden yalnız ve gizlenmiş; değilse nasıl oluyor da bu derece Süleyman’a benziyor?”
  • گر وی است این از چه فرد است و خفی است ** ور نه سیمای سلیمانیش چیست‌‌
  • Süleyman tekrar müstakil bir padişah oluncaya kadar gönlünde bu şüphe vardı. 3620
  • اندر این اندیشه می‌‌بود او دو دل ** تا سلیمان گشت شاه و مستقل‌‌
  • Dev, onun tahtından, diyarından yıkılıp gitti; baht kılıcı, o şeytanın kanını döktü.
  • دیو رفت از ملک و تخت او گریخت ** تیغ بختش خون آن شیطان بریخت‌‌
  • Yine yüzüğünü parmağına taktı dev ve peri askerlerini yine başına topladı.
  • کرد در انگشت خود انگشتری ** جمع آمد لشکر دیو و پری‌‌
  • Halk, seyretmek için tapuya geldiler, düşünceye kapılmış olan genç de onların arasına katılıp huzura vardı.
  • آمدند از بهر نظاره رجال ** در میانشان آن که بد صاحب خیال‌‌
  • Süleyman’ın parmağında yüzüğü görünce düşüncesi, kuruntusu tamamı ile geçti.
  • چون در انگشتش بدید انگشتری ** رفت اندیشه و تحری یک سری‌‌