English    Türkçe    فارسی   

1
3630-3639

  • Bu karanlıkta arayıp taradıkça herkes, yüzünü bir tarafa çevirir; 3630
  • تا در این ظلمت تحری گسترند ** هر کسی رو جانبی می‌‌آورند
  • İşler bir zaman aksine gider; hırsız, polisi dar ağacına sürükler...
  • مدتی معکوس باشد کارها ** شحنه را دزد آورد بر دارها
  • Böylece bir nice sultan, bir nice yüce himmetli, bir müddet kendi kuluna kul olur.
  • تا که بس سلطان و عالی همتی ** بنده‌‌ی بنده‌‌ی خود آید مدتی‌‌
  • Kul, efendisinin huzurunda değilken de kulluğunu korur, itaatten çıkmazsa bu kulluk iyi ve hoş bir kulluktur.
  • بندگی در غیب آید خوب و گش ** حفظ غیب آید در استعباد خوش‌‌
  • Bu padişahın önünde onu öğen kişi nerede, padişah yokken bile ondan utanıp çekinen nerede.
  • کو که مدح شاه گوید پیش او ** تا که در غیبت بود او شرم رو
  • Memleket ucunda, padişahtan saltanat sayesinden uzak bir kale dizdarı; 3635
  • قلعه داری کز کنار مملکت ** دور از سلطان و سایه‌‌ی سلطنت‌‌
  • Kaleyi düşmanlardan korur, orasını sayısız mal ve para verse bile satmaz,
  • پاس دارد قلعه را از دشمنان ** قلعه نفروشد به مال بی‌‌کران‌‌
  • Padişah orada değilken, hudut boylarında, padişahın huzurundaymış gibi vefakârlıkta bulunursa;
  • غایب از شه در کنار ثغرها ** همچو حاضر او نگه دارد وفا
  • O dizdar; elbette padişahın yanında, huzurunda bulunan ve can feda eden kişilerden daha değerlidir.
  • پیش شه او به بود از دیگران ** که به خدمت حاضرند و جان فشان‌‌
  • Şu halde yarı zerre miktarı, fakat gaibane emir tutmak; emredicinin huzurunda kulluk etmek ve emrine uymaktan yüz binlerce defa üstündür.
  • پس به غیبت نیم ذره‌‌ی حفظ کار ** به که اندر حاضری ز آن صد هزار