English    Türkçe    فارسی   

1
610-619

  • Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu. 610
  • ما نبودیم و تقاضامان نبود ** لطف تو ناگفته‌‌ی ما می‌‌شنود
  • Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
  • نقش باشد پیش نقاش و قلم ** عاجز و بسته چو کودک در شکم‌‌
  • Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
  • پیش قدرت خلق جمله بارگه ** عاجزان چون پیش سوزن کارگه‌‌
  • Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
  • گاه نقشش دیو و گه آدم کند ** گاه نقشش شادی و گه غم کند
  • Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.
  • دست نه تا دست جنباند به دفع ** نطق نه تا دم زند در ضر و نفع‌‌
  • Sen beytin tefsirini Kur’an’dan oku Tanrı “Attığın zaman sen atmadın” dedi. 615
  • تو ز قرآن باز خوان تفسیر بیت ** گفت ایزد ما رميت إذ رمیت‌‌
  • Biz bir ok atarsak, atış, bizden değildir. Biz yayız, o yayla ok atan Tanrı’dır.
  • گر بپرانیم تیر آن نه ز ماست ** ما کمان و تیر اندازش خداست‌‌
  • Bu “cebir” değil, cebbarlığın manasıdır. Cebbarlığı anış da, ancak Tanrı’ya tazarru ve niyaz içindir.
  • این نه جبر این معنی جباری است ** ذکر جباری برای زاری است‌‌
  • Bizim figanımız muztar ve kudretsiz olduğumuzun delilidir. Yaptığımızdan utanmamız da elimizde ihtiyar olduğuna delildir.
  • زاری ما شد دلیل اضطرار ** خجلت ما شد دلیل اختیار
  • Yapıp yapmamada ihtiyarımız varsa utanma ne? Bu açıklanma, bu utanış, bu teeddüp ne?
  • گر نبودی اختیار این شرم چیست ** وین دریغ و خجلت و آزرم چیست‌‌