English    Türkçe    فارسی   

1
623-632

  • Hasret ve figan, hastalık zamanındadır. Hastalık zamanı tamamı ile uyanıklık zamanıdır.
  • حسرت و زاری گه بیماری است ** وقت بیماری همه بیداری است‌‌
  • Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
  • آن زمان که می‌‌شوی بیمار تو ** می‌‌کنی از جرم استغفار تو
  • Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin. 625
  • می‌‌نماید بر تو زشتی گنه ** می‌‌کنی نیت که باز آیم به ره‌‌
  • Bundan sonra kulluktan başka bir iş ihtiyar etmeyeyim diye ahdeylersin.
  • عهد و پیمان می‌‌کنی که بعد از این ** جز که طاعت نبودم کار گزین‌‌
  • Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
  • پس یقین گشت این که بیماری ترا ** می‌‌ببخشد هوش و بیداری ترا
  • Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
  • پس بدان این اصل را ای اصل جو ** هر که را درد است او برده ست بو
  • Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
  • هر که او بیدارتر پر دردتر ** هر که او آگاه‌‌تر رخ زردتر
  • Hakk’ın cebrinden agâh isen feryadın nerede? Cebbarlık zincirini görüşün hani? 630
  • گر ز جبرش آگهی زاریت کو ** بینش زنجیر جباریت کو
  • Zincire bağlanan nasıl olur da neşelenir? Hapiste esir olan nasıl hürlük eder?
  • بسته در زنجیر چون شادی کند ** کی اسیر حبس آزادی کند
  • Eğer ayağını bağladıklarını, başına padişah çavuşlarının dikildiğini görüyorsan.
  • ور تو می‌‌بینی که پایت بسته‌‌اند ** بر تو سرهنگان شه بنشسته‌‌اند