English    Türkçe    فارسی   

1
833-842

  • Kullukta, ben köpekten aşağı değilim; Tanrı da hayat ve kudrette bir Türk’ten aşağı kalmaz.
  • من ز سگ کم نیستم در بندگی ** کم ز ترکی نیست حق در زندگی‌‌
  • Tabiat ateşi eğer seni gamlandırırsa o yakış, din sultanının emriyledir.
  • آتش طبعت اگر غمگین کند ** سوزش از امر ملیک دین کند
  • Tabiat ateşi eğer sana sevinç verirse ona o sevinci din sultanı verir. 835
  • آتش طبعت اگر شادی دهد ** اندر او شادی ملیک دین نهد
  • Gam görünce istiğfar et. Çünkü gam, Halik emriyle tesir eder.
  • چون که غم بینی تو استغفار کن ** غم به امر خالق آمد کار کن‌‌
  • Tanrı isterse bizzat gam, neşe… Bizzat ayak bağı, azatlık ve hürriyet olur.
  • چون بخواهد عین غم شادی شود ** عین بند پای، آزادی شود
  • Rüzgâr, toprak, su, ateş; kölelerdir. Benimle, seninle ölüdürler. Hak’la diridirler, ancak onun emrini tutarlar.
  • باد و خاک و آب و آتش بنده‌‌اند ** با من و تو مرده با حق زنده‌‌اند
  • Ateş, Tanrı huzurunda daima emre hazırdır, âşık gibi gece gündüz daima kıvranıp durmaktadır.
  • پیش حق آتش همیشه در قیام ** همچو عاشق روز و شب پیچان مدام‌‌
  • Taşı, demire vurunca kıvılcım sıçrar. Fakat kıvılcım (senin çakmağı çakmanla değil), Tanrı fermanıyla dışarıya ayak basar. 840
  • سنگ بر آهن زنی بیرون جهد ** هم به امر حق قدم بیرون نهد
  • Zulüm demiriyle taşını birbirine vurma. Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
  • آهن و سنگ ستم بر هم مزن ** کاین دو می‌‌زایند همچون مرد و زن‌‌
  • Taş ve demir, sebepten ibarettir ama, ey iyi adam, sen daha ileriye bak!
  • سنگ و آهن خود سبب آمد و لیک ** تو به بالاتر نگر ای مرد نیک‌‌