English    Türkçe    فارسی   

2
1111-1120

  • Şems, hem sebepleri, vesileleri meydana getirmede, hem de sebepler, vesileler ona erişememekte!
  • شمس باشد بر سببها مطلع ** هم از او حبل سببها منقطع‏
  • Yüz binlerce defa ümidimi kestim. Kimden mi? Şems’ten. Buna inanır mısınız?
  • صد هزاران بار ببریدم امید ** از که از شمس این شما باور کنید
  • Ben güneşten ümidimi keseyim, balık suya sabretsin! Bu sözüme inanma sakın!
  • تو مرا باور مکن کز آفتاب ** صبر دارم من و یا ماهی ز آب‏
  • Ümitsizliğe düşersem ümitsizliğimde güneşin işidir, onun tecellisidir ey Hasan!
  • ور شوم نومید نومیدی من ** عین صنع آفتاب است ای حسن‏
  • Sanat, nasıl olur da sanatkârdan ayrılır? Hiç var olan, varlıktan başka bir yerde otlar mı? 1115
  • عین صنع از نفس صانع چون برد ** هیچ هست از غیر هستی چون چرد
  • Bütün varlıklar bu bahçede yayılır. İster Burak olsun, ister Arap atları, ister eşek!
  • جمله هستیها از این روضه چرند ** گر براق و تازیان ور خود خرند
  • Fakat bu hareketlerin bu denizden olduğunu görmeyen, her an yeni bir mihraba yüz çevirir.
  • و انکه گردشها از آن دریا ندید ** هر دم آرد رو به صحرایی جدید
  • O, tatlı denizden acı su içe, içe nihayet o acı su, gözünü kör etmiştir.
  • او ز بحر عذب آب شور خورد ** تا که آب شور او را کور کرد
  • Deniz “ Ey kör, benden sağ elinle su iç de gözün açılsın” der.
  • بحر می‏گوید به دست راست خور ** ز آب من ای کور تا یابی بصر
  • Burada sağ el, hüsnü zandır. Çünkü iyinin, kötünün nereden geldiğini hüsnü zan bilir. 1120
  • هست دست راست اینجا ظن راست ** کاو بداند نیک و بد را کز کجاست‏