English    Türkçe    فارسی   

2
1141-1150

  • Bu harabe, sizin gözünüze hoş bir yer görünüyor, bana değil. Benim naz ettiğim yer, padişahın koludur” diyordu.
  • این خراب آباد در چشم شماست ** ور نه ما را ساعد شه باز جاست‏
  • Baykuş ise “ Doğan sizi evinizden, barkınızdan etmek için hileye sapıyor.
  • جغد گفتا باز حیلت می‏کند ** تا ز خان و مان شما را بر کند
  • Hile ile bizi yurdumuzdan ayırmak, yuvamızdan etmek niyetinde.
  • خانه‏های ما بگیرد او به مکر ** بر کند ما را به سالوسی ز وکر
  • Bu hileci tokluk gösteriyor ama Allah hakkı için bütün harislerden beterdir.
  • می‏نماید سیری این حیلت پرست ** و الله از جمله‏ی حریصان بدتر است‏
  • Hırsından balçığı pekmez gibi yer. Ayıya kuyruğunuzu kaptırmayın. 1145
  • او خورد از حرص طین را همچو دبس ** دنبه مسپارید ای یاران به خرس‏
  • Bizim gibi saf kişileri yoldan çıkarmak için padişahtan, padişahın elinden dem vurmakta.
  • لاف از شه می‏زند وز دست شاه ** تا برد او ما سلیمان را ز راه‏
  • Bir kuşcağız, hiç padişahla düşüp kalkar mı? Bir parçacık aklınız varsa dinlemeyin bu sözü,
  • خود چه جنس شاه باشد مرغکی ** مشنوش گر عقل داری اندکی‏
  • O, padişahın cinsinden mi, vezirin cinsinden mi? Hiç sarımsakla badem helvası yenir mi?
  • جنس شاه است او و یا جنس وزیر ** هیچ باشد لایق لوزینه سیر
  • Padişah, adamlarıyla beni arıyor demesi de hilesinden, fendinden.
  • آن چه می‏گوید ز مکر و فعل و فن ** هست سلطان با حشم جویای من‏
  • Bu, kabul edilmeyecek bir malihulya. Bu, olmayacak bir lâf, ahmak aldatmak için kurulmuş bir tuzak! 1150
  • اینت مالیخولیای ناپذیر ** اینت لاف خام و دام گول گیر