English    Türkçe    فارسی   

2
1146-1155

  • Bizim gibi saf kişileri yoldan çıkarmak için padişahtan, padişahın elinden dem vurmakta.
  • لاف از شه می‏زند وز دست شاه ** تا برد او ما سلیمان را ز راه‏
  • Bir kuşcağız, hiç padişahla düşüp kalkar mı? Bir parçacık aklınız varsa dinlemeyin bu sözü,
  • خود چه جنس شاه باشد مرغکی ** مشنوش گر عقل داری اندکی‏
  • O, padişahın cinsinden mi, vezirin cinsinden mi? Hiç sarımsakla badem helvası yenir mi?
  • جنس شاه است او و یا جنس وزیر ** هیچ باشد لایق لوزینه سیر
  • Padişah, adamlarıyla beni arıyor demesi de hilesinden, fendinden.
  • آن چه می‏گوید ز مکر و فعل و فن ** هست سلطان با حشم جویای من‏
  • Bu, kabul edilmeyecek bir malihulya. Bu, olmayacak bir lâf, ahmak aldatmak için kurulmuş bir tuzak! 1150
  • اینت مالیخولیای ناپذیر ** اینت لاف خام و دام گول گیر
  • Kim buna inanırsa ahmaklığından inanır. Zayıf bir kuşcağızın padişahla ne münasebeti olabilir?
  • هر که این باور کند از ابلهی است ** مرغک لاغر چه در خورد شهی است‏
  • En aşağı bir baykuş, onun beynine vursa ona padişahtan yardımcı gelecek ha! Hani, nerede?” demekteydi.
  • کمترین جغد ار زند بر مغز او ** مر و را یاری‏گری از شاه کو
  • Doğan dedi ki: “ Benim bir tüyüm bile kopsa padişah, baykuş yuvasının kökünü kazır.
  • گفت باز ار یک پر من بشکند ** بیخ جغدستان شهنشه بر کند
  • Baykuş kim oluyor ki? Bir doğan bile beni incitir, gönlümü kırar, bana cefa ederse,
  • جغد چه بود خود اگر بازی مرا ** دل برنجاند کند با من جفا
  • Padişah; her yokuşta her inişte doğan başlarından harmanlar yapar, tepeler yüceltir. 1155
  • شه کند توده به هر شیب و فراز ** صد هزاران خرمن از سرهای باز