English    Türkçe    فارسی   

2
1208-1217

  • Duvarın alçalması, suya yaklaşmama sebep olmakta. Duvarın ortadan kalkması vuslata çare bulmakta.”
  • پستی دیوار قربی می‏شود ** فصل او درمان وصلی می‏بود
  • Duvardaki o taşları, kerpiçleri koparmak “Secde et de yaklaş” ayetindeki yakınlığı mucip olan secdedir.
  • سجده آمد کندن خشت لزب ** موجب قربی که و اسجد و اقترب‏
  • Duvarın boynu yüksekken bu baş indirmeğe mânidir. 1210
  • تا که این دیوار عالی گردن است ** مانع این سر فرود آوردن است‏
  • Bu toprak bedenden kurtulmadıkça Âbıhayata secde edemem.
  • سجده نتوان کرد بر آب حیات ** تا نیابم زین تن خاکی نجات‏
  • Duvar üstündekilerden en fazla susuz kimse; taşı, topacı en çabuk koparıp atan da odur.
  • بر سر دیوار هر کاو تشنه‏تر ** زودتر بر می‏کند خشت و مدر
  • Suyun sesine en fazla âşık olan duvardan en büyük taşı koparıp atar.
  • هر که عاشق تر بود بر بانگ آب ** او کلوخ زفت تر کند از حجاب‏
  • O adam, suyun sesinden, âdeta boğazına kadar şaraba batmışçasına neşelenir. Yabancı kişi ise kerpicin suya düşünce bluk diye çıkardığı sesten başka bir şey duymaz.
  • او ز بانگ آب پر می تا عنق ** نشنود بیگانه جز بانگ بلق‏
  • Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder. 1215
  • ای خنک آن را که او ایام پیش ** مغتنم دارد گزارد وام خویش‏
  • Kudretli olduğu günlerde sıhhatli, güçlü, kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır.
  • اندر آن ایام کش قدرت بود ** صحت و زور دل و قوت بود
  • Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveleri yetiştirir.
  • و آن جوانی همچو باغ سبز و تر ** می‏رساند بی‏دریغی بار و بر