English    Türkçe    فارسی   

2
1350-1359

  • Ateşin rengiyle, ateşin tabiatıyla ululanmıştır da der ki: “ Ben ateşim, ben ateş! 1350
  • شد ز رنگ و طبع آتش محتشم ** گوید او من آتشم من آتشم‏
  • Sen şüpheye düşsen de ben ateşim, istersen bir tecrübe et, elini sür.
  • آتشم من گر ترا شک است و ظن ** آزمون کن دست را بر من بزن‏
  • Ben ateşim, eğer şüphe ediyorsan bir an olsun yüzünü bana koy! ”
  • آتشم من بر تو گر شد مشتبه ** روی خود بر روی من یک دم بنه‏
  • Âdemoğlu, Allah’tan nurlanırsa seçilir de meleklerin mescudu olur.
  • آدمی چون نور گیرد از خدا ** هست مسجود ملایک ز اجتبا
  • Canı melek gibi azgınlıktan ve şüpheden kurtulan kişi de âlemde secde eder.
  • نیز مسجود کسی کاو چون ملک ** رسته باشد جانش از طغیان و شک‏
  • Ateş nedir, demir nedir? Dudağını yum. Bu benzetişte bulunanla alay etme. 1355
  • آتش چه آهن چه لب ببند ** ریش تشبیه مشبه را مخند
  • Ayağını denize pek basma, denizden çok bahsetme… Dudağını ısırarak susup kıyısında dur!
  • پای در دریا منه کم گوی از آن ** بر لب دریا خمش کن لب گزان‏
  • Benim gibi yüzlercesi bile denize tahammül edemezler. Fakat yine de denizde boğulmaktan korkmuyor, ona dalmadan duramıyorum.
  • گر چه صد چون من ندارد تاب بحر ** لیک می‏نشکیبم از غرقاب بحر
  • Canım da denize feda olsun, aklım da. Canın da kan diyetini bu deniz vermekte, aklın da.
  • جان و عقل من فدای بحر باد ** خونبهای عقل و جان این بحر داد
  • Ayağım oldukça denizde yürürüm, ayağım kalmazsa yine su kuşları gibi denize dalarım.
  • تا که پایم می‏رود رانم در او ** چون نماند پا چو بطانم در او