English    Türkçe    فارسی   

2
1569-1578

  • O hasetçiler, kötü ağaçtır. Yarattıkları acı, bahtları kötüdür.
  • آن حسودان بد درختان بوده‏اند ** تلخ گوهر شور بختان بوده‏اند
  • Hasetten coşarlar, ağızları köpürür durur, gizlice hileler kurarlar. 1570
  • از حسد جوشان و کف می‏ریختند ** در نهانی مکر می‏انگیختند
  • Bu suretle has kölenin boynunu vurmak, dünyadan kazımak dilerler.
  • تا غلام خاص را گردن زنند ** بیخ او را از زمانه بر کنند
  • Canı, padişahın canı olan kişi, nasıl fâni olur? Birisinin gönlünü Allah korursa o adam nasıl yok olur?
  • چون شود فانی چو جانش شاه بود ** بیخ او در عصمت الله بود
  • Padişah o sıralara vâkıftı, fakat Ebubekr-i Rebabi gibi ses çıkarmıyordu.
  • شاه از آن اسرار واقف آمده ** همچو بو بکر ربابی تن زده‏
  • Yaratılışları kötü, ahlâkları fena kişilerin gönüllerini görüyor, o testicilerle gizlice alay ediyordu.
  • در تماشای دل بد گوهران ** می‏زدی خنبک بر آن کوزه‏گران‏
  • Hileciler, hile düzüp koşuyorlar, padişahı çömleğe sokmak istiyorlardı. 1575
  • مکر می‏سازند قومی حیله‏مند ** تا که شه را در فقاعی در کنند
  • O kadar büyük bir padişah, a eşekler, nasıl bir çömleğe sığar?
  • پادشاهی بس عظیمی بی‏کران ** در فقاعی کی بگنجد ای خران‏
  • Padişah için bir tuzak ördüler ama nihayet bu hileyi de ondan öğrendiler.
  • از برای شاه دامی دوختند ** آخر این تدبیر از او آموختند
  • Ne kötü talebedir o talebe ki hocasıyla baş koşar, onunla kendisini bir görür.
  • نحس شاگردی که با استاد خویش ** همسری آغازد و آید به پیش‏