English    Türkçe    فارسی   

2
169-178

  • Bu tene düşmeden önce nice ömürler geçirdiler, ekmeden önce meyveler devşirdiler!
  • پیش از این تن عمرها بگذاشتند ** پیشتر از کشت بر برداشتند
  • Nakıştan, suretten evvel canlandılar, deniz yarılmadan inciler deldiler! 170
  • پیشتر از نقش جان پذرفته‏اند ** پیشتر از بحر درها سفته‏اند
  • Allah, âlemi ve Âdemi yaratma hususunda meleklerle müşavere ederken onların canları, boğazlarına kadar kudret denizine dalmış bulunuyordu.
  • مشورت می‏رفت در ایجاد خلق ** جانشان در بحر قدرت تا به حلق‏
  • Melekler, buna mani olmak istedikleri zaman, gizlice meleklere ıslık çalıyorlar, onlarla alay ediyorlardı.
  • چون ملایک مانع آن می‏شدند ** بر ملایک خفیه خنبک می‏زدند
  • Bu nefsi Küll’ün ayağı bağlanmadan onlar her yaratılacak şeyin suretini biliyorlardı.
  • مطلع بر نقش هر که هست شد ** پیش از آن کاین نفس کل پا بست شد
  • Feleklerden önce Zuhal yıldızını, tanelerden önce Ekmeği görmüşler;
  • پیشتر ز افلاک کیوان دیده‏اند ** پیشتر از دانه‏ها نان دیده‏اند
  • Akılsız, gönülsüz fikirlerle dolmuşlar; askersiz, savaşsız galip gelmişlerdi. 175
  • بی‏دماغ و دل پر از فکرت بدند ** بی‏سپاه و جنگ بر نصرت زدند
  • O apaçık anlayış, onlara nispetle düşünüştür. Yoksa haddi zatında, bu sırdan uzakta kalanlara göre görüşün ta kendisidir.
  • آن عیان نسبت به ایشان فکرت است ** ور نه خود نسبت به دوران رویت است‏
  • Düşünüş; geçmişe, geleceğe dairdir. Bu ikisinden de kurtulunca müşkül hal olur
  • فکرت از ماضی و مستقبل بود ** چون از این دو رست مشکل حل شود
  • “Ruh üzümden şarabı, yoktan varı görür”
  • روح از انگور می را دیده است ** روح از معدوم شی را دیده است‏