English    Türkçe    فارسی   

2
1900-1909

  • Onu, bir fayda elde etmek, bir ziyandan kurtulmak için aramaz. Kurt, yahut yırtıcı bir canavar paralamasın diye arar. 1900
  • نه از پی سود و زیان می‏جویدش ** لیک تا در گرگش ندرد یا ددش‏
  • Ne mutlu yüzünü görene yahut ansızın senin bulunduğun yere ulaşana!
  • ای خنک آن را که بیند روی تو ** یا در افتد ناگهان در کوی تو
  • Pak ruh bile seni övmüş. Hâlbuki ben, sana ne kadar kötü ve saçma şeyler söyledim.
  • ای روان پاک بستوده ترا ** چند گفتم ژاژ و بی‏هوده ترا
  • Fakat efendim, padişahlar padişahı sultanım, onları ben söylemedim, bilgisizliğim söyledi.
  • ای خداوند و شهنشاه و امیر ** من نگفتم جهل من گفت آن مگیر
  • Bir parçacık olsun bu hali bilseydim, böyle abes sözler söyleyebilir miydim?
  • شمه‏ای زین حال اگر دانستمی ** گفتن بی‏هوده کی تانستمی‏
  • Ey iyi huylu, eğer bana bu hali kinaye ile bile olsa çıtlatsaydın seni bir hayli överdim. 1905
  • بس ثنایت گفتمی ای خوش خصال ** گر مرا یک رمز می‏گفتی ز حال‏
  • Fakat sükût ederek kızgın göründüm. Hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın.
  • لیک خامش کرده می‏آشوفتی ** خامشانه بر سرم می‏کوفتی‏
  • Başım sersemleşti, aklım gitti. Hele benim bu başım. Zaten aklı da kıt!
  • شد سرم کالیوه عقل از سر بجست ** خاصه این سر را که مغزش کمتر است‏
  • Ey yüzü de güzel, işi de güzel adam, affet. Deliliğimden söylediğim sözleri bağışla!
  • عفو کن ای خوب روی خوب کار ** آن چه گفتم از جنون اندر گذار
  • Atlı “Eğer ben, bunu biraz çıtlatsaydım derhal yüreğin su kesilir, ödün patlardı.
  • گفت اگر من گفتمی رمزی از آن ** زهره‏ی تو آب گشتی آن زمان‏