English    Türkçe    فارسی   

2
1904-1913

  • Bir parçacık olsun bu hali bilseydim, böyle abes sözler söyleyebilir miydim?
  • شمه‏ای زین حال اگر دانستمی ** گفتن بی‏هوده کی تانستمی‏
  • Ey iyi huylu, eğer bana bu hali kinaye ile bile olsa çıtlatsaydın seni bir hayli överdim. 1905
  • بس ثنایت گفتمی ای خوش خصال ** گر مرا یک رمز می‏گفتی ز حال‏
  • Fakat sükût ederek kızgın göründüm. Hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın.
  • لیک خامش کرده می‏آشوفتی ** خامشانه بر سرم می‏کوفتی‏
  • Başım sersemleşti, aklım gitti. Hele benim bu başım. Zaten aklı da kıt!
  • شد سرم کالیوه عقل از سر بجست ** خاصه این سر را که مغزش کمتر است‏
  • Ey yüzü de güzel, işi de güzel adam, affet. Deliliğimden söylediğim sözleri bağışla!
  • عفو کن ای خوب روی خوب کار ** آن چه گفتم از جنون اندر گذار
  • Atlı “Eğer ben, bunu biraz çıtlatsaydım derhal yüreğin su kesilir, ödün patlardı.
  • گفت اگر من گفتمی رمزی از آن ** زهره‏ی تو آب گشتی آن زمان‏
  • Yılanı anlatsaydım, korkudan canın çıkıverirdi. 1910
  • گر ترا من گفتمی اوصاف مار ** ترس از جانت بر آوردی دمار
  • Mustafa “Canınızdaki düşmanı size, olduğu gibi anlatsam.
  • مصطفی فرمود اگر گویم به راست ** شرح آن دشمن که در جان شماست‏
  • Yiğitlerin bile ödü patlar.. ne yol yürümeğe takatları kalır, ne bir işin tasasına düşerler!
  • زهره‏های پر دلان هم بر درد ** نه رود ره نه غم کاری خورد
  • Ne kimsenin gönlünde niyaz etmeğe kudret kalır, ne tenin de oruç tutmaya, namaz kılmaya kuvvet” buyurdu.
  • نه دلش را تاب ماند در نیاز ** نه تنش را قوت روزه و نماز