English    Türkçe    فارسی   

2
1956-1965

  • “Rızkınız gökyüzündedir” ayetini duymadın mı? Neden bu aşağılık yere saplanıp kaldın?
  • فی السماء رزقکم بشنیده‏ای ** اندر این پستی چه بر چفسیده‏ای‏
  • Korkunu, ümitsizliğini gül sesleri bil. Onlar, seni aşağılıkların ta dibine kadar çekerler.
  • ترس و نومیدیت دان آواز غول ** می‏کشد گوش تو تا قعر سفول‏
  • Seni yücelere çeken her ses, bil ki yücelerden gelmektedir.
  • هر ندایی که ترا بالا کشید ** آن ندا می‏دان که از بالا رسید
  • Sana hırs veren her sesi de adamları paralayan bir kurt sesi bil.
  • هر ندایی که ترا حرص آورد ** بانگ گرگی دان که او مردم درد
  • Bu yücelik, mekân bakımından değildir. Bu yücelikler, akıl ve can yücelikleridir. 1960
  • این بلندی نیست از روی مکان ** این بلندیهاست سوی عقل و جان‏
  • Her sebep eserinden yücedir. Çakmak, kıvılcımdan üstündür.
  • هر سبب بالاتر آمد از اثر ** سنگ و آهن فایق آمد بر شرر
  • Birisi, azametli birinin alt yanına otursa bile hakikatte üst tarafına oturmuş sayılır.
  • آن فلانی فوق آن سرکش نشست ** گر چه در صورت به پهلویش نشست‏
  • Çünkü orasının üstünlüğü şeref bakımındandır. Başköşeden uzak olan yer, alçaktır.
  • فوقی آن جاست از روی شرف ** جای دور از صدر باشد مستخف‏
  • Kıvılcım çıkarmak için taş ve demir gerek. Bunların varlığına lüzum olduğundan bu ikisi, kıvılcımdan üstün sayılabilirse de.
  • سنگ و آهن زین جهت که سابق است ** در عمل فوقی این دو لایق است‏
  • Çakmaktan maksat taş ve demirden meydana gelen kıvılcım olduğundan, kıvılcım onlardan çok ileridedir. 1965
  • و آن شرر از روی مقصودی خویش ** ز آهن و سنگ است زین رو پیش و بیش‏