English    Türkçe    فارسی   

2
2029-2038

  • Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu” dedi.
  • تا بخسبی در پناه عاقلی ** در جوار دوستی صاحب دلی‏
  • Babayiğit, o adamın ısrarından hayallenip kızıverdi, yüzünü çevirip, 2030
  • در خیال افتاد مرد از جد او ** خشمگین شد زود گردانید رو
  • “Bu galiba bir katil, bana kastetmeye geldi yahut bir şey umuyor, dilenci ve külhani herifin biri!
  • کاین مگر قصد من آمد خونی است ** یا طمع دارد گدا و تونی است‏
  • Yahut da beni bu ayıyla korkutma hususunda evvelce dostlarıyla bahse girişmiş olmalı” dedi.
  • یا گرو بسته ست با یاران بدین ** که بترساند مرا زین هم نشین‏
  • İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi.
  • خود نیامد هیچ از خبث سرش ** یک گمان نیک اندر خاطرش‏
  • Bütün hüsnü zannı ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi!
  • ظن نیکش جملگی بر خرس بود ** او مگر مر خرس را هم جنس بود
  • Bir köpek uğruna bir akılıyı itham etti, ayıyı muhabbet ve merhamet sahibi bir dost bildi! 2035
  • عاقلی را از سگی تهمت نهاد ** خرس را دانست اهل مهر و داد
  • Musa Aleyhisselâm’ın öküze tapana “Nerde düşüncen, nerde ihtiyatın, tedbirin?” demesi
  • گفتن موسی علیه السلام گوساله پرست را که آن خیال اندیشی و حزم تو کجاست‏
  • Musa bir hayal sarhoşuna dedi ki: “Ey kötülükten, sapıklıktan fena düşüncelere saplanmış kişi,
  • گفت موسی با یکی مست خیال ** کای بد اندیش از شقاوت وز ضلال‏
  • Benden bunca bürhan görmene ne benim bu derece güzel huyuma rağmen, peygamber olup olmadığıma dair yüzlerce şüphen vardı.
  • صد گمانت بود در پیغمبریم ** با چنین برهان و این خلق کریم‏
  • Benden yüz binlerce mucize gördüğün halde hayalin yüz kat artmakta, o derece şüpheye, zanna düşmekteydin.
  • صد هزاران معجزه دیدی ز من ** صد خیالت می‏فزود و شک و ظن‏