English    Türkçe    فارسی   

2
2106-2115

  • Hele Arşa mensup bir doğanla ferşin malı olan bir yarasa nasıl olur da beraber bulunur?
  • خاصه شهبازی که او عرشی بود ** با یکی جغدی که او فرشی بود
  • Biri İlliyîn’in güneşi, öbürü Siccîn’in yarasası.
  • آن یکی خورشید علیین بود ** وین دگر خفاش کز سجین بود
  • Biri her ayıptan arınmış tertemiz bir nur, öbürü her kapının dilencisi bir kör.
  • آن یکی نوری ز هر عیبی بری ** وین یکی کوری گدای هر دری‏
  • Biri Pervin burcuna ziya veren bir ay, öbürü fışkıda debelenen bir kurt.
  • آن یکی ماهی که بر پروین زند ** وین یکی کرمی که در سرگین زید
  • Biri Yusuf yüzlü, İsa nefesli, öbürü bir kurt yahut çıngıraklı bir eşek. 2110
  • آن یکی یوسف رخی عیسی نفس ** وین یکی گرگی و یا خر با جرس‏
  • Biri Lâmekân âleminde uçmakta, öbürü köpekler gibi samanlıkta kalakalmış!
  • آن یکی پران شده در لا مکان ** وین یکی در کاهدان همچون سگان‏
  • Gül, hâl diliyle bokböceğine şu sözleri söyleyip durmaktadır: “Ey koltuğu kokmuş,
  • با زبان معنوی گل با جعل ** این همی‏گوید که ای گنده بغل‏
  • Gül bahçesinden kaçıyorsun ama bu nefretin gülistanın kemaline delâlet eder.
  • گر گریزانی ز گلشن بی‏گمان ** هست آن نفرت کمال گلستان‏
  • Benim gayretim, senin başına dikilmiş bir yasakçıdır. Ey bayağı mahlûk, buradan uzak ol.” Gül bokböceğine şöyle bağırmaktadır:
  • غیرت من بر سر تو دور باش ** می‏زند کای خس از اینجا دور باش‏
  • “Ey aşağılık mahlûk, sen benimle ihtilât edersen benim madenimdesin diye bir şüphe hasıl olabilir. 2115
  • ور بیامیزی تو با من ای دنی ** این گمان آید که از کان منی‏