English    Türkçe    فارسی   

2
2352-2361

  • Hırsız, gelip ona çatsa bile kör, hırsız kimdir? Ne anlasın?
  • کور نشناسد که دزد او که بود ** گر چه خود بر وی زند دزد عنود
  • Köpek, kör yoksulu ısırsa bile kör, kendisini dalayan köpeği nereden bilecek?
  • چون گزد سگ کور صاحب ژنده را ** کی شناسد آن سگ درنده را
  • Köpeğin kör bir dilenciye saldırması
  • حمله بردن سگ بر کور گدا
  • Bir köpek, mahallede bir kör bir dilenciye savaş aslanı gibi saldırdı.
  • یک سگی در کوی بر کور گدا ** حمله می‏آورد چون شیر وغا
  • Ay bile yoksulların izi tozunu gözüne sürme gibi çektiği halde, köpek, kızgınlıkla yoksullara saldırır. 2355
  • سگ کند آهنگ درویشان به خشم ** در کشد مه خاک درویشان به چشم‏
  • Kör, köpeğin sesinden korktu, âciz oldu. Ona tâzim etmeye başladı:
  • کور عاجز شد ز بانگ و بیم سگ ** اندر آمد کور در تعظیم سگ‏
  • “Ey avcılar beyi, ey av aslanı, el senin elin (hüküm senin hükmün), benden el çek” demeye başladı.
  • کای امیر صید و ای شیر شکار ** دست دست تست دست از من بدار
  • Hakîmin biri de zaruret yüzünden eşeğin kuyruğunu ağırlamış, o kuyruğa Kerim lâkabını takmıştır.
  • کز ضرورت دم خر را آن حکیم ** کرد تعظیم و لقب دادش کریم‏
  • Kör de zora gelince köpeğe “Ey aslan, benim gibi arık birisini avlayıp da ne yapacaksın?
  • گفت او هم از ضرورت کای اسد ** از چو من لاغر شکارت چه رسد
  • Dostların çölde yaban eşeği avlamaktalar, sense mahallede kör avlıyorsun, bu ne kötü şey! 2360
  • گور می‏گیرند یارانت به دشت ** کور می‏گیری تو در کوچه به گشت‏
  • Dostların avda yaban eşeği arıyorlar, sen sokakta hile düzüp kör arıyorsun” dedi.
  • گور می‏جویند یارانت به صید ** کور می‏جویی تو در کوچه به کید