English    Türkçe    فارسی   

2
2420-2429

  • Şeyh dedi ki: ”Bu külhanbeyleri beni bu şehre kadı yapmaya karar verdiler. 2420
  • گفت این اوباش رایی می‏زنند ** تا در این شهر خودم قاضی کنند
  • Reddettim, 'imkânı yok. Senin gibi âlim, fâzıl kimse yok.
  • دفع می‏گفتم مرا گفتند نی ** نیست چون تو عالمی صاحب فنی‏
  • با وجود تو حرام است و خبیث ** که کم از تو در قضا گوید حدیث‏
  • Şeriatta da senden aşağı birisini kendimize ulu yapmamıza müsaade yok.' dediler.
  • در شریعت نیست دستوری که ما ** کمتر از تو شه کنیم و پیشوا
  • Bunun zoruyla kendimi deli gösterdim, deliliğe Tanrı rahmeti geç erişir ama adamakıllı eriyordum. Fakat hakikatte evvelce ne idiysem yine oyum benim ben.
  • زین ضرورت گیج و دیوانه شدم ** لیک در باطن همانم که بدم‏
  • Aklım hazinedir, ben viraneyim. Deliyim hazineyi gösterirsem! 2425
  • عقل من گنج است و من ویرانه‏ام ** گنج اگر پیدا کنم دیوانه‏ام‏
  • Divane odur ki divane olmadı, divane odur ki bu bekçiyi gördüğü halde evine girmedi.
  • اوست دیوانه که دیوانه نشد ** این عسس را دید و در خانه نشد
  • Benim bilgim cevherdir, araz değil. Bu değerli bilgi, bir maksada erişmek için değil ki.
  • دانش من جوهر آمد نه عرض ** این بهایی نیست بهر هر غرض‏
  • Ben şeker madeniyim, şeker kamışıyım, hem benden yetişmekte, hem ben yiyorum.
  • کان قندم نیستان شکرم ** هم ز من می‏روید و من می‏خورم‏
  • Bir bilgiyi işiten kişi beğenmez, kabul eylemez, feryat ederse o bilgi taklit bilgisidir, öğrenilerek elde edilmiştir.( adama mal olmamıştır.)
  • علم تقلیدی و تعلیمی است آن ** کز نفورش مستمع دارد فغان‏