- Şeytan, bir oyunu gördü de iki yüz oyunu göremedi. O yüzden kendi evinin direğini kendisi kesti.   2510
 
		    - بازیی دید و دو صد بازی ندید ** پس ستون خانهی خود را برید
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Gece vakti başkalarının ekinini ateşlemek istedi, fakat yel, ateşi kendi ekinine sürdü.
 
		    - آتشی زد شب به کشت دیگران ** باد آتش را به کشت او بران
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Lânet, Şeytana bir gözbağı oldu, bu yüzden hileyi düşmanı olan Âdem’e ziyan sandı.
 
		    - چشم بندی بود لعنت دیو را ** تا زیان خصم دید آن ریو را
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Lânet dediğin de işte insanı böyle ters görüşlü yapar. Hasetçi, kendini görür, beğenir, kindar bir hale gelir.
 
		    - لعنت این باشد که کژبینش کند ** حاسد و خود بین و پر کینش کند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nihayet kötülüğün, sonunda dönüp kötülükte bulunana geleceğini, ona ziyan vereceğini anlamaz.
 
		    - تا نداند که هر آن که کرد بد ** عاقبت باز آید و بر وی زند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Kendisini mat edecek şeylerin hepsini aksine görür. Hâlbuki mat olan kendisidir, kendisi ziyan eder!   2515
 
		    - جمله فرزین بندها بیند بعکس ** مات بر وی گردد و نقصان و وکس
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Çünkü kendisi bir hiçten ibaret olduğunu görse, yarasının öldürücü ve şiddetli olduğunu bilse,
 
		    - ز انکه گر او هیچ بیند خویش را ** مهلک و ناسور بیند ریش را
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Böyle görüş, böyle biliş, adamın gönlünü dertlendirir. Dert de onu hicaptan çıkarırdı.
 
		    - درد خیزد زین چنین دیدن درون ** درد او را از حجاب آرد برون
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Anaları doğum ağrısı tutmasa çocuk doğmaya hiçbir yol bulamaz.
 
		    - تا نگیرد مادران را درد زه ** طفل در زادن نیابد هیچ ره
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu emanet gönüldedir, gönülde gebe. Bu nasihatlerse ebeye benzer.
 
		    - این امانت در دل و دل حامله ست ** این نصیحتها مثال قابله ست