English    Türkçe    فارسی   

2
2654-2663

  • Hem ateş ve neft olasın, hem yakmayasın, buna imkân var mı? Kimdir ki senin elinden elbisesi yırtılmamış olsun!
  • آتشی از تو نسوزم چاره نیست ** کیست کز دست تو جامه‏ش پاره نیست‏
  • Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil. 2655
  • طبعت ای آتش چو سوزانیدنی است ** تا نسوزانی تو چیزی چاره نیست‏
  • Tanrı seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lânet budur.
  • لعنت این باشد که سوزانت کند ** اوستاد جمله دزدانت کند
  • Tanrı ile yüz yüze konuştum. Ey düşman, senin hilene karşı ben kim oluyorum?
  • با خدا گفتی شنیدی رو برو ** من چه باشم پیش مکرت ای عدو
  • Senin marifetlerin, ıslık sesi gibidir, kuşların seslerine benzer, fakat kuş avlar.
  • معرفتهای تو چون بانگ صفیر ** بانگ مرغانی است لیکن مرغ گیر
  • O, yüz binlerce kuşun yolunu urmuştur. Kuş, aşina bir kuş geldi sanıp aldanmıştır.
  • صد هزاران مرغ را آن ره زده ست ** مرغ غره کاشنایی آمده ست‏
  • Havada uçarken ıslık sesini duyunca havadan iner, burada esir olur. 2660
  • در هوا چون بشنود بانگ صفیر ** از هوا آید شود اینجا اسیر
  • Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.
  • قوم نوح از مکر تو در نوحه‏اند ** دل کباب و سینه شرحه شرحه‏اند
  • Cihanda Âd kavmine rüzgârı sen yolladın, onları azaplara, mihnetlere sen düşürdün.
  • عاد را تو باد دادی در جهان ** در فگندی در عذاب و اندهان‏
  • Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun. O kara suyun içinde, senin yüzünden boğuldular.
  • از تو بود آن سنگسار قوم لوط ** در سیاه آبه ز تو خوردند غوط