English    Türkçe    فارسی   

2
2695-2704

  • Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der. 2695
  • خشک گوید راستم من کژ نی‏ام ** تو چرا بی‏جرم می‏بری پیم‏
  • Bahçıvan der ki: “Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın!
  • باغبان گوید اگر مسعودی‏ای ** کاشکی کژ بودی‏ای تر بودی‏ای‏
  • Öyle olsaydın Âbıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun.
  • جاذب آب حیاتی گشته‏ای ** اندر آب زندگی آغشتی‏ای‏
  • Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş, güzel bir ağaca ulaşamamışsın.
  • تخم تو بد بوده است و اصل تو ** با درخت خوش نبوده وصل تو
  • Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”
  • شاخ تلخ ار با خوشی وصلت کند ** آن خوشی اندر نهادش بر زند
  • Muaviye’nin Şeytan’a kızıp sert muamelede bulunması
  • عنف کردن معاویه با ابلیس‏
  • Emîr, Şeytana dedi ki: “Ey yol vurucu, delil getirme. Beni kandırmağa yol bulamazsın, yol arama. 2700
  • گفت امیر ای راه زن حجت مگو ** مر ترا ره نیست در من ره مجو
  • Sen bir dolandırıcısın ben de garip bir tacirim. Getirdiğin her elbiseyi nasıl alabilirim?
  • ره زنی و من غریب و تاجرم ** هر لباساتی که آری کی خرم‏
  • Kâfirlik edip pılımın, pırtımın etrafında dolaşma. Sen hiç kimsenin malına müşteri değilsin.
  • گرد رخت من مگرد از کافری ** تو نه ای رخت کسی را مشتری‏
  • Dolandırıcı müşteri olamaz. Müşteri gibi görünse bile bu, hileden, düzenden ibarettir.
  • مشتری نبود کسی را راه زن ** ور نماید مشتری مکر است و فن‏
  • Kim bilir, bu hasetçinin kabağında ne var? Tanrı, bu düşmanın elinden bizi kurtar, feryadımıza yetiş!
  • تا چه دارد این حسود اندر کدو ** ای خدا فریاد ما را زین عدو