English    Türkçe    فارسی   

2
2944-2953

  • Yılan, güzel mal gibi görünür. İki gözünü de ovuştur da iyice bak!
  • می‏نماید مار اندر چشم مال ** هر دو چشم خویش را نیکو بمال‏
  • Bu alışverişe gıpta ile bakma, Firavunla Semud kavminin ziyanını gör! 2945
  • منگر اندر غبطه‏ی این بیع و سود ** بنگر اندر خسر فرعون و ثمود
  • Hayır ve şerri anlaşılsın diye her şeyi sınama
  • امتحان هر چیزی تا ظاهر شود خیر و شری که در وی است‏
  • Şu göğe defalarca bak. Çünkü Allah “ Ona bir kere daha dön de bak” buyurdu.
  • اندر این گردون مکرر کن نظر ** ز انکه حق فرمود ثم ارجع بصر
  • Bu nurani tavana bir kere bakmakla kani olma, defalarca bak, “ Bir çatlak görebilir misin?”
  • یک نظر قانع مشو زین سقف نور ** بارها بنگر ببین هل من فطور
  • Allah, sana “ Bu güzel göğe ayıp arayan kişi gibi defalarca bak” dedi.
  • چون که گفتت کاندر این سقف نکو ** بارها بنگر چو مرد عیب جو
  • Gök hususunda böyle olunca ya, bu kara yeri görmek, fark edip anlayarak beğenmek için bilir misin. Ne kadar bakmak gerek!
  • پس زمین تیره را دانی که چند ** دیدن و تمییز باید در پسند
  • Tortuyu süzmek, sâfı meydana getirmek için aklımızın ne kadar zahmetler çekmesi lâzım. 2950
  • تا بپالاییم صافان را ز درد ** چند باید عقل ما را رنج برد
  • Kış ve güz imtihanlarıyla yazın harareti, can gibi olan bahar,
  • امتحانهای زمستان و خزان ** تاب تابستان بهار همچو جان‏
  • Yeller, bulutlar, şimşekler, hep hâdiselerin zuhur etmesi;
  • بادها و ابرها و برقها ** تا پدید آرد عوارض فرق‏ها
  • Rengi toprak olan yerin, yeninde, yakasında bulunan lâlle, âdi taşı meydana çıkarması içindir.
  • تا برون آرد زمین خاک رنگ ** هر چه اندر جیب دارد لعل و سنگ‏