English    Türkçe    فارسی   

2
3002-3011

  • Şimdiye kadar devenin evsafını senden çalmıştım. Hâlbuki şimdi canım, benimkini gördü, artık gözüm doydu.
  • از تو می‏دزدیدمی وصف شتر ** جان من دید آن خود شد چشم پر
  • Onu görmedikçe aramadım, istemedim. Fakat şimdi bakır mağlûp oldu, altın üst geldi.
  • تا نیابیدم نبودم طالبش ** مس کنون مغلوب شد زر غالبش‏
  • Bütün suçlarım, şükür olsun, ibadet oldu, alay fena buldu, doğruluk kaldı.
  • سیئاتم شد همه طاعات شکر ** هزل شد فانی و جد اثبات شکر
  • Suçlarım, Hakk’a vesile oldu. Gayri suçlarımı kınama, onlara dokunma. 3005
  • سیئاتم چون وسیلت شد به حق ** پس مزن بر سیئاتم هیچ دق‏
  • Seni, doğruluğun arayıcı etmişti. Bana da ciddiyetim ve araştırmam doğruluk kapısını açtı.
  • مر ترا صدق تو طالب کرده بود ** مر مرا جد و طلب صدقی گشود
  • Seni, doğruluğun aramaya sevk etti, beni de aramam doğruluğa çekti.
  • صدق تو آورد در جستن ترا ** جستنم آورد در صدقی مرا
  • Alay olsun diye, iş olsun diye yere devlet tohumu ekiyordum.
  • تخم دولت در زمین می‏کاشتم ** سخره و بیگار می‏پنداشتم‏
  • Hâlbuki onun aslı varmış, hakikî kazancımmış, ektiğim her taneye bedel yüzlerce tane çıktı” diye cevap verir.
  • آن نبد بیگار کسبی بود چست ** هر یکی دانه که کشتم صد برست‏
  • Hırsız, bir eve girmeğe kalkışır, girince görür ki girdiği kendi eviymiş! 3010
  • دزد سوی خانه‏ای شد زیر دست ** چون در آمد دید کان خانه‏ی خود است‏
  • Ey soğuk, hararetlen ki ısınasın, sertliğe alış ki yumuşayasın.
  • گرم باش ای سرد تا گرمی رسد ** با درشتی ساز تا نرمی رسد