English    Türkçe    فارسی   

2
3080-3089

  • Onun yüzünü görmedikçe, onun gülünü, gül bahçesini temaşa etmedikçe lokma nasıl siner? 3080
  • چون گوارد لقمه بی‏دیدار او ** بی‏تماشای گل و گلزار او
  • Allah’ı ummadan bu suyu bir an bile kim içer? Ancak öküz ve eşek!
  • جز بر امید خدا زین آب خور ** کی خورد یک لحظه الا گاو و خر
  • Hayvan gibi olanlar, hatta ondan da aşağı bir dereceye düşmüş bulunanlar, hileyle dolu olsa bile yine pis, murdar, kokmuş kişilerdir.
  • آن که کالانعام بد بل هم اضل ** گر چه پر مکر است آن گنده بغل‏
  • Böyle kişinin hilesi de baş aşağı olmuştur, kendisi de. Zamanı geçip gitmiş, günü bir türlü gelmez olmuştur.
  • مکر او سر زیر و او سر زیر شد ** روزگاری برد و روزش دیر شد
  • Düşüncesi körleşmiş, aklı bozulmuş ömrü hiçe gitmiştir. Elif gibi hiçbir şeyi yoktur!
  • فکرگاهش کند شد عقلش خرف ** عمر شد چیزی ندارد چون الف‏
  • “ Ben de bu düşüncedeyim” dese bile bu da o nefsin hilesinden, masalındandır. 3085
  • آن چه می‏گوید در این اندیشه‏ام ** آن هم از دستان آن نفس است هم‏
  • “Allah yargılayıcıdır, merhametlidir” demesi de aşağılık nefsin hilesinden başka bir şey değildir.
  • و انچه می‏گوید غفور است و رحیم ** نیست آن جز حیله‏ی نفس لئیم‏
  • Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne?
  • ای ز غم مرده که دست از نان تهی است ** چون غفور است و رحیم این ترس چیست‏
  • İhtiyar bir adamın hastalıklardan doktora şikayeti, doktorun cevabı
  • شکایت گفتن پیر مردی به طبیب از رنجوریها و جواب گفتن طبیب او را
  • İhtiyarın biri, bir doktora “ Dimağım yorgun, aklım yerinde değil” dedi.
  • گفت پیری مر طبیبی را که من ** در زحیرم از دماغ خویشتن‏
  • Doktor dedi ki . “ O akıl zayıflığı ihtiyarlıktandır.” İhtiyar, “ Gözüm de kararıyor” dedi. Doktor “Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi.
  • گفت از پیری است آن ضعف دماغ ** گفت بر چشمم ز ظلمت هست داغ‏