English    Türkçe    فارسی   

2
3233-3242

  • Bu suretle o koku, canını çeksin de gözlerinin nuru olsun.
  • تا که آن بو جاذب جانت شود ** تا که آن بو نور چشمانت شود
  • Yakup Peygamberin oğlu Yusuf, bu koku hakkında “ Gömleğimi alın, götürüp babamın yüzüne koyun” dedi.
  • گفت یوسف ابن یعقوب نبی ** بهر بو ألقوا علی وجه أبی‏
  • Ahmet, bu koku için vaizlerinde daima “ Gözüm namazda ışıklanır” buyurdu. 3235
  • بهر این بو گفت احمد در عظات ** دایما قرة عینی فی الصلاة
  • Beş duyguda birbirleriyle birleşmiştir. Çünkü beşi de bir asıldan meydana gelmedir.
  • پنج حس با همدگر پیوسته‏اند ** ز انکه این هر پنج از اصلی رسته‏اند
  • Bu beş duygudan biri kuvvetlense öbürleri de kuvvetlenir; birisi her birisine sâki olur.
  • قوت یک قوت باقی شود ** ما بقی را هر یکی ساقی شود
  • Gözün görüşü, söz söyleme kabiliyetini artırır. Gözdeki aşk da doğruluğu.
  • دیدن دیده فزاید عشق را ** عشق در دیده فزاید صدق را
  • Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır, bu suretle duygulara zevk, munis olur.
  • صدق بیداری هر حس می‏شود ** حسها را ذوق مونس می‏شود
  • Ârifin gaybı gören nurla nurlanması
  • آغاز منور شدن عارف به نور غیب بین‏
  • Sülûkta bir duygu, bağını çözdü mü öbür duyguların hepsi birden değişir. 3240
  • چون یکی حس در روش بگشاد بند ** ما بقی حسها همه مبدل شوند
  • Bir duygu, zahiri duygularla idrak edilemeyecek şeyleri duydu, gördü mü, gayba ait şeyler bütün duygulara aşikâr olur.
  • چون یکی حس غیر محسوسات دید ** گشت غیبی بر همه حسها پدید
  • Sürüden bir koyun yürüyüp dereyi atlayınca öbür koyunlar da birer, birer o tarafa atlarlar.
  • چون ز جو جست از گله یک گوسفند ** پس پیاپی جمله ز آن سو بر جهند