English    Türkçe    فارسی   

2
3424-3433

  • Bir gün Ayşe, Peygamber’e dedi ki. “Ey Allah Resulü, sen aşikâr, gizli,
  • عایشه روزی به پیغمبر بگفت ** یا رسول الله تو پیدا و نهفت‏
  • Neresini bulursan orada namaz kılmaktasın. Hâlbuki evde pis adamlar da gezip tozuyor. 3425
  • هر کجا یابی نمازی می‏کنی ** می‏دود در خانه ناپاک و دنی‏
  • Sen de bilirsin ki pis çocuklar, nereye varırsa orasını pislerler.”
  • مستحاضه و طفل و آلوده‏ی پلید ** کرد مستعمل به هر جا که رسید
  • Peygamber, “Şunu bil: Allah, büyükler pis şeyleri temiz etmiştir.
  • گفت پیغمبر که از بهر مهان ** حق نجس را پاک گرداند بدان‏
  • Hakk’ın lûtfu, bu yüzden secdegâhımı, ta yedinci kat göğe kadar arıttı” diye cevap verdi.
  • سجده‏گاهم را از آن رو لطف حق ** پاک گردانید تا هفتم طبق‏
  • Kendine gel, kendine. Padişahlara hasede kalkışma. Terk et hasedi. Yoksa âlemde sen de bir iblis olursun.
  • هان و هان ترک حسد کن با شهان ** ور نه ابلیسی شوی اندر جهان‏
  • Veli, zehir yese bal olur, sen bal yesen zehir kesilir. 3430
  • کاو اگر زهری خورد شهدی شود ** تو اگر شهدی خوری زهری بود
  • O, varlığını Allah varlığına tebdil etmiştir. İşi de eşyayı tebdil etmedir. O, lütuftan ibaret bir hale gelmiştir, her türlü ateşi de nur olmuştur.
  • کاو بدل گشت و بدل شد کار او ** لطف گشت و نور شد هر نار او
  • Ebabil kuşlarında Allah kuvveti vardı. Yoksa bir kuşcağız nasıl olurda bir fili helâk edebilirdi?
  • قوت حق بود مر بابیل را ** ور نه مرغی چون کشد مر پیل را
  • Koca bir orduyu birkaç kuş kırıp geçirdi. Bak da bu kudretin Allah’tan olduğunu bil.
  • لشکری را مرغکی چندی شکست ** تا بدانی کان صلابت از حق است‏