English    Türkçe    فارسی   

2
345-354

  • Kanadım gittiyse de beni okşarsan, bana iltifat edersen felek bile benim oyunuma karşı mat olur. 345
  • ور چه پرم رفت چون بنوازیم ** چرخ بازی گم کند در بازیم‏
  • Bana kuvvet kemerini bağışlarsan dağı yerinden koparırım, bana kudret kalemini verirsen bayrakları yıkar, orduları kırarım.
  • گر کمر بخشیم که را بر کنم ** گر دهی کلکی علمها بشکنم‏
  • Nihayet benim cüssem, bir sivrisinekten de aşağı değil ya... Ben de Nemrut mülkünü kanadımla vurur, tarumar ederim.
  • آخر از پشه نه کم باشد تنم ** ملک نمرودی به پر بر هم زنم‏
  • Tut ki zayıflıkta Ebabilim, tut ki düşmanlarımın her biri bir fildir.
  • در ضعیفی تو مرا بابیل گیر ** هر یکی خصم مرا چون پیل گیر
  • Bir fındık kadar, fakat yakıcı kurşun atarım; kurşunum, yüzlerce mancınık derecesinde tesir eder.
  • قدر فندق افکنم بندق حریق ** بندقم در فعل صد چون منجنیق‏
  • Musa, savaşa bir tek sopasıyla gitti ama o sopayla Firavunu da, kılıçlarını da kırdı geçirdi. 350
  • موسی آمد در وغا با یک عصاش ** زد بر آن فرعون و بر شمشیرهاش‏
  • Her peygamber, o kapıyı yalnızca döğmüş, bütün dünyaya tek başına saldırmıştır.
  • هر رسولی یک تنه کان در زده ست ** بر همه آفاق تنها بر زده ست‏
  • Nuh, ondan kılıç isteyince Tufan dalgası, Allah kudretiyle kılıç kesilmiştir.
  • نوح چون شمشیر در خواهید ازو ** موج طوفان گشت از او شمشیر خو
  • Ey Ahmet, yeryüzünün askeri kim oluyor ki? Aya bak, ayın bile alnını yar!
  • احمدا خود کیست اسپاه زمین ** ماه بین بر چرخ و بشکافش جبین‏
  • Bu suretle yıldızların yomlu, yomsuz olduğuna inanan bihaberler, bu devrin senin devrin olduğunu, kamerin devri olmadığını anlasınlar.
  • تا بداند سعد و نحس بی‏خبر ** دور تست این دور نه دور قمر