English    Türkçe    فارسی   

2
3548-3557

  • Hâlbuki bil ki gözüm uyur, gönlüm uyanıktır. Bil ki işsiz güçsüz gibi duruyorum ama işimde var, gücüm de!
  • چشم من خفته دلم بیدار دان ** شکل بی‏کار مرا بر کار دان‏
  • Peygamber “Gözlerim uyur ama Allah lütfuyla kalbim uyumaz” dedi.
  • گفت پیغمبر که عینای تنام ** لا ینام قلبی عن رب الأنام‏
  • Senin gözün açık, kalbin uyuyor; benim gözüm uyuyor, gönlüme kapı açılmış! 3550
  • چشم تو بیدار و دل خفته به خواب ** چشم من خفته دلم در فتح باب‏
  • Gönlün ayrı beş duygusu var, gönül duygusuna iki cihan da pencere.
  • مر دلم را پنج حس دیگر است ** حس دل را هر دو عالم منظر است‏
  • Sen, kendi zayıflığınla bana bakma… Sana gece çağı ama o gece, bana kuşluk vakti.
  • تو ز ضعف خود مکن در من نگاه ** بر تو شب بر من همان شب چاشت‏گاه‏
  • Sana zindan, fakat o zindan bana bahçe gibi. Meşguliyetin ta kendisi bana istirahat hali.
  • بر تو زندان بر من آن زندان چو باغ ** عین مشغولی مرا گشته فراغ‏
  • Senin ayağın balçıkta, bana balçık gül kesilmiş... Sana yas, bana düğün, dernek davul zurna!
  • پای تو در گل مرا گل گشته گل ** مر ترا ماتم مرا سور و دهل‏
  • Seninle yeryüzünde oturup duruyorum ama Zuhal yıldızı gibi yedinci kat göğün üstünde koşup durmaktayım. 3555
  • در زمینم با تو ساکن در محل ** می‏دوم بر چرخ هفتم چون زحل‏
  • Seninle oturan ben değilim, benim gölgem. Mertebem, düşüncelerden üstün.
  • همنشینت من نیم سایه‏ی من است ** برتر از اندیشه‏ها پایه‏ی من است‏
  • Çünkü ben düşüncelerden, vesveselerden geçtim, onların dışında koşup gezmekteyim.
  • ز انکه من ز اندیشه‏ها بگذشته‏ام ** خارج اندیشه پویان گشته‏ام‏