English    Türkçe    فارسی   

2
3613-3622

  • Yahya’nın anası, uzakta olmakla beraber Meryem’in yanında bulunabilir.
  • پیش مریم حاضر آید در نظر ** مادر یحیی که دور است از بصر
  • Vücut, göz göz olunca gözler kapalı olduğu halde de sevgilinin yüzü görülebilir.
  • دیده‏ها بسته ببیند دوست را ** چون مشبک کرده باشد پوست را
  • Mamafih baş gözüyle de göremediğini, can gözüyle de göremediğini farz et, ne çıkar? Ey düşkün, sen kısadan hisse almaya bak! 3615
  • ور ندیدش نه از برون نز اندرون ** از حکایت گیر معنی ای زبون‏
  • Kıssaları duyup “Nakış” kelimesine “Ş” harfinin eklendiği gibi o kıssaların suretine bağlanan, dış yüzüne kapılan kişiye benzeme.
  • نه چنان کافسانه‏ها بشنیده بود ** همچو شین بر نقش آن چسبیده بود
  • Dilsiz Dimne, Kelile’ye nasıl söz söyler? Söz söylemekten aciz Dinme, Kelile’ye meramını nasıl anlatırdı?
  • تا همی‏گفت آن کلیله بی‏زبان ** چون سخن نوشد ز دمنه بی‏بیان‏
  • Tutalım, bunlar, birbirlerinin sözlerini anladılar, söz söylemeden meramlarını ifade eden bu hayvanların ne demek istediklerini insan nasıl anlayabilir?
  • ور بدانستند لحن همدگر ** فهم آن چون کرد بی‏نطقی بشر
  • Dimne, aslanla öküz arasında nasıl bir elçi oldu, ikisini de nasıl kandırdı?
  • در میان شیر و گاو آن دمنه چون ** شد رسول و خواند بر هر دو فسون‏
  • O akıllı öküz nasıl aslana vezir oldu. Fil ayın aksinden nasıl korktu? 3620
  • چون وزیر شیر شد گاو نبیل ** چون ز عکس ماه ترسان گشت پیل‏
  • Bu Dimne ve Kelile hikâyesinin hepsi yalan. Yoksa karganın leylekle ne alışverişi olur,nasıl leylekle savaşır?” deme.
  • این کلیله و دمنه جمله افتری است ** ور نه کی با زاغ لکلک را مری است‏
  • Kardeş, kıssa bir ölçeğe benzer, mana içindeki taneye.
  • ای برادر قصه چون پیمانه‏ای است ** معنی اندر وی مثال دانه‏ای است‏