English    Türkçe    فارسی   

2
3727-3736

  • Aferin, üstat Aklı Küll’e, yüz binlerce zerreye birlik bahşetti.
  • آفرین بر عشق کل اوستاد ** صد هزاران ذره را داد اتحاد
  • Yerde topak, topak dağınık topraklara benzerlerken testici, hepsini de birleştirdi, bir testi yaptı.
  • همچو خاک مفترق در رهگذر ** یک سبوشان کرد دست کوزه‏گر
  • Gerçi suyla toprağın birleşmesi, nakıstır, can, buna benzemez.
  • که اتحاد جسمهای آب و طین ** هست ناقص جان نمی‏ماند بدین‏
  • Fakat burada apaçık bir misal getirsem korkarım aklın karışır. 3730
  • گر نظایر گویم اینجا در مثال ** فهم را ترسم که آرد اختلال‏
  • Süleyman şimdi de var ama biz uzağı görme neşesiyle onu göremiyoruz.
  • هم سلیمان هست اکنون لیک ما ** از نشاط دور بینی در عما
  • Uzağa bakış, insanı kör eder. Sarayda uyuyanın sarayı görmediği gibi.
  • دور بینی کور دارد مرد را ** همچو خفته در سرا کور از سرا
  • Biz ince sözlere dalmışız, onlarla uğraşıp duruyoruz. Düğümleri çözme sevdasına tutulmuşuz.
  • مولعیم اندر سخنهای دقیق ** در گرهها باز کردن ما عشیق‏
  • Düğümleri bağlayıp çözdükçe şüpheye düşmeyi, cevap vermeye kalkışmayı uzatıp gideriz.
  • تا گره بندیم و بگشاییم ما ** در شکال و در جواب آیین فزا
  • Tuzağın bağını gâh çözüp bağlayan, bu suretle bu işte maharet kazanan kuş gibi... 3735
  • همچو مرغی کاو گشاید بند دام ** گاه بندد تا شود در فن تمام‏
  • Böyle kuş sahradan, çayırdan mahrumdur, ömrü düğümü açıp çözmede harcolur gider!
  • او بود محروم از صحرا و مرج ** عمر او اندر گره کاری است خرج‏