English    Türkçe    فارسی   

2
533-542

  • Ancak Allah nuruyla doyan ve dilenme zilletinden kurtulmuş olan sofi, bundan müstesnadır.
  • جز مگر آن صوفیی کز نور حق ** سیر خورد او فارغ است از ننگ دق‏
  • Fakat sofilerin binde biri bu çeşit sofilerdendir. Öbürleri de onun sayesinde yaşarlar.
  • از هزاران اندکی زین صوفیند ** باقیان در دولت او می‏زیند
  • Sema, baştan sona doğru varınca çalgıcı bir Yörük semai usulünce taganniye başladı. 535
  • چون سماع آمد از اول تا کران ** مطرب آغازید یک ضرب گران‏
  • “ Eşek gitti, eşek gitti”, demeye koyuldu. Bu hararetli usule hepsi uyup,
  • خر برفت و خر برفت آغاز کرد ** زین حراره جمله را انباز کرد
  • Bu şevkle seher çağına kadar ayak vurup el çırparak “Ey oğul, eşek gitti, eşek gitti” dediler.
  • زین حراره پای کوبان تا سحر ** کف‏زنان خر رفت و خر رفت ای پسر
  • O, konuk olan sofi de onları taklit ederek “Eşek gitti” diye bağırmaya başlamıştı.
  • از ره تقلید آن صوفی همین ** خر برفت آغاز کرد اندر حنین‏
  • O aysuişret, o sema ve safa çağı geçip sabah olunca hepsi vedalaşıp gitti.
  • چون گذشت آن نوش و جوش و آن سماع ** روز گشت و جمله گفتند الوداع‏
  • Tekke boşaldı, sofi kaldı. Eşyasının tozunu silkmeye başladı. 540
  • خانقه خالی شد و صوفی بماند ** گرد از رخت آن مسافر می‏فشاند
  • Nesi var, nesi yoksa hücreden dışarı çıkardı. Eşeğe yükleyip yola çıkmaya niyetlendi.
  • رخت از حجره برون آورد او ** تا به خر بر بندد آن همراه جو
  • Alelacele yoldaşlarına yetişip ulaşmak üzere eşeği getirmek için ahıra gitti, fakat eşeğini bulamadı.
  • تا رسد در همرهان او می‏شتافت ** رفت در آخر خر خود را نیافت‏