English    Türkçe    فارسی   

2
614-623

  • Zindandakiler, Kadı’nın anlayışlı vekiline şikâyet ederek dediler ki:
  • با وکیل قاضی ادراک‏مند ** اهل زندان در شکایت آمدند
  • “ Hemen bizim selâmımızı kadıya götür, bu aşağılık adamdan incindiğimizi söyle. 615
  • که سلام ما به قاضی بر کنون ** باز گو آزار ما زین مرد دون‏
  • O, boşboğaz, obur ve muzır herif, bu zindanda kalıp duruyor.
  • کاندر این زندان بماند او مستمر ** یاوه تاز و طبل‏خوار است و مضر
  • Kötü ve çirkin huyu yüzünden sinek gibi çağrılmadan selâmsız, sabahsız her yemeğe konmada.
  • چون مگس حاضر شود در هر طعام ** از وقاحت بی‏صلا و بی‏سلام‏
  • Altmış kişinin yemeği ona yetişmiyor. Ne kadar söylesek vurdumduymazlıktan geliyor.
  • پیش او هیچ است لوت شصت کس ** کر کند خود را اگر گوییش بس‏
  • Yüzlerce hileli tedbirlerle sofraya oturdu mu zindandakilere bir lokma bile kalmıyor.
  • مرد زندان را نیاید لقمه‏ای ** ور به صد حیلت گشاید طعمه‏ای‏
  • Sofra serildi mi o cehennem boğazlı herif hemen gelip oturuyor. Delili de şu: Allah, yiyin dedi! 620
  • در زمان پیش آید آن دوزخ گلو ** حجتش این که خدا گفتا کلوا
  • Üç yıllık kıtlığa benzeyen bu adamdan elaman. Efendimizin ömrü ebedî olsun!
  • زین چنین قحط سه ساله داد داد ** ظل مولانا ابد پاینده باد
  • Ya bu sığırı zindandan defolup gitsin yahut doyması için vakıftan bir maaş tayin edilsin.
  • یا ز زندان تا رود این گاومیش ** یا وظیفه کن ز وقفی لقمه‏ایش‏
  • Ey hem erkeğin, hem kadının memnuniyetini kazanan, bize imdat eyle imdat!”
  • ای ز تو خوش هم ذکور و هم اناث ** داد کن المستغاث المستغاث‏